cookie

We use cookies to improve your browsing experience. By clicking «Accept all», you agree to the use of cookies.

avatar

Sarı Çizmeli

Bismillahirrahmanirrahim

Show more
Advertising posts
1 530
Subscribers
-224 hours
-107 days
-5330 days

Data loading in progress...

Subscriber growth rate

Data loading in progress...

Repost from Muhammed Ata
Türkiye’deki gergin ortamı gördükçe, hakkında uzun fikir yürütmeler ve istişareler yapılması gereken birtakım konular yeniden karşımıza çıkıyor. Kuşkusuz bu konuların başında, cemaatleşmenin gerekliliği gelmektedir. Dünya Müslümanlarını tek bir çatı altında toplayan hilafet nizamının ilga edilmesi ve cumhuriyetin kuruluşu sürecinde bu ülkede yapılan hemen hemen tüm inkılaplar İslam’ı ve Müslümanların birliğini sağlayan temelleri çökertmek için olmuştur. Yönetimin laikleşmesi, İslami eğitimin yasaklanıp Batı kayaklı bir eğitim sistemine geçilmesi, şer’i mahkemelerin kapatılıp yerine Avrupa devletlerinden derleme kanunları ölçü alan mahkemelerin kurulması, alfabenin değiştirilmesi, kadın hakları altında fesadın yayılması, şapka ve kıyafet kanunu, medrese ve tekkelerinn kapatılması, alimlerin asılması gibi kemalizm reformlarının hepsi bu amaçla yapılmıştır. Günümüzde -özellikle Arap Baharı ayaklanmalarından sonra- Ortadoğu’da hızlı bir değişim yaşamakta. Bu değişimden nasibini alan Türkiyeli Müslümanlar arasında da -dünyevileşmenin yanında- bir bilinçlenme yaşandığın tanık olmaktayız. İkinci adımı eylem olması beklenen bu bilinçlenme durumu, cumhuriyet rejimini kuran Kemalist taifeyi oldukça rahatsız etmektedir. Hilafetin kaldırılması döneminden bu yana Müslümanları dışlayan ve horlayan Kemalistlerin bu tavırları, artık özgüven sahibi ve Müslümanlığı ile onur duyan bir kesimin bilinçli tepkileri ile karşılaşmakta ve Kemalistlerin son dönemde dozu artan bu tavırlarına bir tepki olarak Müslümanların da tavırlarının dozunun artması beklenebilir. Varmak istediğim husus, Kemalist kesimle Müslümanların karşılaşmasının er ya da geç gerçekleşmesinin kaçınılmazlığıdır. Zira yönetime gelmeleri ve yeterli güce ulaştıklarını düşünmeleri durumunda, kuruluş döneminde Müslümanlara karşı yürütülen en ağır baskıların tekrarlanması işten bile değildir. Dünyanın farklı yerlerinde çok kısa zamanlar içerisinde ne kadar büyük değişim ve dönüşümlerin yaşandığını hepimiz görüyoruz. Böyle bir durumda, Müslümanların yanında duracak ne İnsan Hakları Mahkemeleri ne de Barış Gücü orduları olacaktır. Gelişmeler, Mısır’da Sisi’nin, Suriye’de Beşşar Esed’in, Filistin’de Yahudilerin yaptıklarının karşısında verilen tepkilerden farklı olmayacaktır. Eğer şimdiden bu acı tabloyu görmez, tedbir almaya ve hazırlık yapmaya başlamazsak, benzer karanlık tabloların gerçekleşmesi kaçınılmaz olacaktır. Zira gidişat buraya doğru ilerliyor.
Show all...
19👍 3
Photo unavailableShow in Telegram
📌Casusluk zanlılarına yönelik operasyonun bu sene Haziran ayında düzenlenen ve büyük bir casusluk şebekesinin çökertildiği operasyonla ilişkili olduğu bildiriliyor. Soruşturmada tutukluların sağladığı bilgiler ışığında yeni deşifreler ve operasyonlar düzenleniyor.
Show all...
👍 6 3
📌Genel Güvenlik Servisinin casusluk zanlılarının adreslerine düzenlediği operasyonlardan kareler.
Show all...
👍 6 3
Photo unavailableShow in Telegram
📌Genel Güvenlik Servisi bir kez daha casuslara yönelik operasyon düzenlediğini duyurdu.
Show all...
1
Repost from Muhammed Ata
Ömürlerini ilimle geçiren, rahle başlarında dirsek çürüten nice hocanın tağutların destekçileri olmaya dönüştüklerini görüyoruz. Diğer yandan hayatının baharı hicret, cihad veya esaretle geçen bazı kimselerin de düşmanla iş birliğine girerek ahireti için elde ettiği tüm kazanımlarını acımadan heba edişine tanık oluyoruz. Fitneler hepimize çok yakın ve kimsenin bir garantisi yok; ne geçmişi, ne okuduğu kitaplar ne de verdiği dersler bazen hiçbir anlam ifade etmiyor. Allahu Teala’nın koruması dışında, kişinin deniz dalgaları gibi gelmekte olan bu fitnelerden korunması imkansızdır. Hayy ve Kayyum olan Allah’ım, Senin rahmetine sığınıyoruz. Tüm durumlarımızı ıslah et ve göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa bizi kendi halimize bırakma.
Show all...
15💯 2👍 1
Ebu Abdullah Şami'nin yazdıklarını okuyunca HTŞ'nin büyük bir devrimin arefesinde olduğu düşüncesine kapıldım. Casusluk malesef Cihadi cemaatlerin yumuşak karnı. Düşünün, öncesinde bir beraberlikleri ve tanışıklıkları olmayan binlerce insan ani gelişen bir halk hareketi ile bir cemaat oluşturuyorlar. Dünyanın ve ülkenin her köşesinden binlerce insan ulvi bir gaye amacıyla bir araya geliyorlar. Geçmişlerini, güvenlik durumlarını araştırmayı bir kenara bırakın, gerçek adını soyadını dahi bilmediğiniz insanlarla cemaat oluşturuyorsunuz. Cihad sahalarının ihtiyaç duyduğu insan gücü ve kalifiye kadro ihtiyacı karşısında ince eleyip sık dokuma lüksünüz dahi olmuyor. Bu durum tecrübeli istihbarat örgütleri açısından elbette kaçırılmayacak kolay bir lokma oluyor. Bugün bazı odaklar casusluk sorunu sanki ilk defa HTŞ cemaatinde yaşanıyormuş gibi yansıtsada hakikat böyle değil. El Kaide'nin Veziristandaki merkezi komuta kademesi baştan aşağıya ABD tarafından vuruldu. Yemen'deki el-kaide yapılanmasının komuta kademesi ve diğer tüm önemli kadroları yine ABD tarafından vuruldu. Bütün bu suikastler elbette büyük ve üst düzey casusluk şebekeleri olmadan gerçekleştirilmesi kesinlikle mümkün değil. Daha geriye gidersek Çeçenistan cihadının kahraman komutanı Hattab rahimehullah yine bir casus tarafından zehirlenmedi mi? Şam sahası diğer sahaların aksine iletişim açısından taşıdığı geniş imkanları sebebiyle -büyük küçük- her haberin anında dünyaya duyulduğu ve olan bitenlerden hemen haberdar olabildiğimiz bir saha. Diğer sahalardan bu denli tafsilatlı ve hızlı haber paylaşımı olmadığı için o sahalar bize biraz daha kapalı kalıyor. Ayrıca HTŞ'nin oturmuş ve gelişmiş güvenlik teşkilatının casusluk şebekelerini ortaya çıkarmada gösterdiği mahareti diğer sahalardaki fiziki ve maddi imkanlar nisbetinde derme-çatma güvenlik teşkilatlarının başarabilmesi pek mümkün görünmüyor. Haliyle bu amatör güvenlik teşkilatlarının üst düzey casusluk şebekelerinin ipliğini pazara çıkarması çoğu zaman mümkün olmuyor. İplikleri pazara çıkmayınca biz o sahayı güllük gülistanlık sanıyoruz ve casusların yakalanan ve ekranlara çıkarılan alt düzey casuslardan ibaret olduğunu sanıyoruz. HTŞ'nin güvenlik teşkilatı içerisine de sızmış olan casusluk şebekeleri elbette cemaat açısından büyük bir zaafiyete işaret etsede, bu şebekelerin -zannımca firesiz ve toplu şekilde- deşifre edilmiş olmaları bu zaafiyeti inşallah telafi eden büyük bir başarıdır. HTŞ'nin bir devrim arefesinde olduğunu söylerken işte tam bu noktayı kast ettim. Ebu Abdullah Şâmi açıklamasında 'bize ve itibarımıza saldırılar olacağını bile bile üst düzey isimlere yönelik bu soruşturmaların üstüne gittik' diyor. Komuta kademesinde olanların tecavüz ve sorumluklarının daha büyük olduğunu ve görevlerini suistimal ederek zulüm ve ihanete karışanları sahadan temizleme azminde olduklarını söylemesi devrim niteliğinde bir kararlılıktır. Bu, diğer sahalarda faaliyet gösteren cemaatlerin üst düzey kadrolarıyla ilgili suçlamaları veya şüpheleri gözardı veya sümenaltı ettikleri anlamına kesinlikle gelmiyor. Ancak şüpheleri üst düzey kadrolarına yakıştıramamaları, güvenlik teşkilatlarının yetersizliği ve hain yetkililerin soruşturmaları manipüle etmesi ve hedef şaşırtmaları gibi pek çok neden sıralayabiliriz. Yeri gelmişken Cezayir cihadının emirinin (1 numara) 2004 yılında herkesi şaşırtarak Cezayir cunta rejimine teslim olarak itirafçı olduğunu bu savıma örnek verebilirim. Şayet HTŞ cemaati casusluk, yolsuzluk gibi konuların üstüne iddia ettikleri gibi tavizsiz bir şekilde gidebilirse bu cihad sahaları açısından çok büyük bir hayır olacaktır.
Show all...
👍 12🫡 7 6😢 1
00:56
Video unavailableShow in Telegram
ÖSO kontrolü altındaki el-Bâb şehrinde uyuşturucu madde etkisi altında olan bir genç yüce Allah'a sövüp bunu Tik Tok uygulamasından paylaşmış. Genç ceza olarak şehir meydanında kırbaçlandı.
Show all...
👍 41 3💯 3😢 2🫡 2
4- Ebu Ahmet Zekkur'un ses kayıtlarında bizlere yönelik yalan ve iftira ithamlarının doğru olduğunu varsayarsak, bu ithamlar onun lehine değil, aleyhine delil olur. Şayet biz müslüman ÖSO'ya karşı bombalı araç saldırılarında bulunmuşsak, Ebu Ahmet Zekkur bütün bunları görüp, bilip, nasıl olur da bizim saflarımızda kalabilir?! Üstelik, sıradan bir asker olarak ta değil, lider olarak!! Bizim aramızda kalmaya devam etmesi söylediği şeylerin iftira olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Onun bize nsipet ettiği bombalı araç eylemi suçlamasından Allah'a sığınıyoruz. İhtilaf ettiğimiz ve hatta savaştığımız gruplar dahil olmak üzere hepsi de bizim asla kimseyi ardından hançerlemeyeceğimizi bilirler. Bu sebeple hepsi de bize gelirken - kendileriyle savaşıyor bile olsak- mutmain olarak gelirler. 5- Ebu Ahmet Zekkur'un ses kaydında attığı her iftiraya ve uydurduğu her yalana buradan cevap vermeye yetişemeyiz. Fakat yalanları ve iftiralarının boyutu, sarf ettiği kaba kelimelerden daha az olmadığını belirtmek isteriz. 6- Kuzey Halep gruplarıyla ilişkimize gelince, koordinasyon ve askeri hazırlıkların seviyesinin yükseltilmesi gerektiğini, (rejimle) yaklaşmakta olan savaş öncesinde, bu savaşa uygun yapısal değişiklik ve eğitimlerin olması gerektiğini söylüyoruz. Aynı şekilde -gerek bizim bölgemiz olsun gerek diğer bölgeler olsun, hepsi de özgür bölgeler olması sebebiyle- devrimi kuşatan tehditlere karşı güvenlik koordinasyonun elzem olduğunu söylüyoruz. Bu güvenlik tehditleri, kendileriyle mücadele etmeyi ve kıskaca alınmaları gereken rejim hücreleri, pkk, daeş, yolsuzluk ve uyuşturucu çeteleridir. Yine özgür bölgelerimize, devrimimize ve halkımızın hayrına, faydasına ve çıkarına olacak şekilde özgür bölgelerin yapısının, kurumlarının tüm alanlarda yeniden yapılanması gerektiğini söylüyoruz. Son olarak yüce Allah'ın bizi muvaffak kılmasını, yardım etmesini, doğru kararlar aldırmasını ve sebat ettirmesini diliyoruz. Bizler Allah'ın inayetiyle yolumuzda yürümeye devam ediyoruz. Görevini suistimal ederek yolsuzluk veya zülme bulaşanları hesaba çekmeye azmettik. Saflarımızı ve sahamızı yolsuzlar ve hainlerden temizlemekte kararlıyız. Salat ve selam efendimizin, ailesinin ve ashabının üzerine olsun. Hamd Alemlerin Rabbinedir
Show all...
6🫡 5👍 3😢 1💯 1
1- Ses kaydının içerdiği uygunsuz sözler, bu kişinin ilk saf komutanlarımızdan olması yüzünden bizi utandırıyor. Fakat, biz Ebu Ahmet ile on yıldan daha fazla bir zaman çalıştık ve bu süre zarfında kendisinden böyle kabalıklar duymamıştık. 2- Ebu Ahmet Zekkur ile ihtilafımız kendisinin çarpıttığı üzere koltuk ve makam kavgası değildir. Mesele yukarıda açıkladığımız üzere yolsuzluk ve gözardı edemeyeceğimiz güvenlikle ilgili şüpheler ihtiva eden ve halen sürmekte olan dava ile ilgilidir. 3- Hesap verme ve yargılamaya gelince bizim için 'büyük' söz konusu değildir. Birinci saf komutanlarmız diğerlerinden daha fazla tecavüzlerinden sorumludurlar. İlk saf liderlerimizden olmaları onları hesap vermekten alıkoymaz. Bilakis kişinin lider konumunda olması, suçunu ağırlaştırdığı gibi, sorumluluğunu da artırır. Kişinin geçmişi sebebiyle korunması ile önem arz eden davaları savsaklamak farklı şeylerdir. Biz hesap sorulması gereken liderlerimiz ve sorumlularımızı hesaba çekerken bu ilke ışığında bir yol çiziyoruz. Bu ilke ile ırzlarımıza ve itibarımıza saldırılar olsada seleflerimize ve askerlerimize devam ettirecekleri bir kültür oluşturuyoruz. Bizimkine benzer durumu yaşayan diğerlerinin vehmettikleri gibi,  bizde itibarımızı korumak gayesiyle yolsuzluk davaları olsun, güvenlik davaları olsun, bunların hepsini geçiştirebilirdik. Fakat biz insanların rızasını değil, rıza-ı ilahiyi gözetiyoruz. Yalnızca ondan korkuyoruz, ona karşı sadık olursak bize kefil olacağını biliyoruz.
Show all...
🫡 5 3👍 1😢 1
HTŞ yetkililerinden Abdürrahim Attun (Ebu Abdullah Şami) Ebu Ahmet Zekkur ile ilgili bir açıklama yayınladı. Açıklamanın Türkçesini ilginize sunuyoruz. Abdürrahim Attun (Şeyh Ebu Abdullah Şami) Ebu Ahmet Zekkur Hakkında Açıklama Bismillahirrahmanirrahim Hamd Alemlerin Rabbine, salat ve selam elçisine, ailesine ve ashabının üzerine olsun. Aşağıda Ebu Ahmet Zekkur 'Cihad İsa Şeyh' hakkında önemli noktaları açıklayacağız. Ebu Ahmet Zekkur'un cihad da ilklerden olma fazileti vardır. O hapisten çıkar çıkmaz Nusra Cephesi çatısı altında devrim ve cihad saflarına katılmıştır. Uzun yıllar boyunca onun ilklerden oluşunu, konumunu ve şanını koruduk. Heyet Tahrir Şam projesini başlattığımızda kendi ismiyle yayınladığı ve cemaatten ayrıldığını duyurduğu beyanının ardından, yeniden saflarımıza  döndüğü güne kadar da onun konumunu hep koruduk. Ebu Ahmet Zekkur Heyet Tahrir Şam saflarına yeniden dahil olunca, HTŞ projesi kapsamında gerçekleşen yapısal ve kurumsal değişikliklere uyum sağlayamadığını gözlemledik. Çünkü kurumsallaşmaya başlayıp yapıyı daha sistematik hale getirmiştik. Bu daha önce bulunduğumuzdan farklı bir yapılanmaydı. Ebu Ahmet bu yeni durumu kabullenemedi. Bu durum onda kendisinin etkisizleştirildiği hissini uyandırdı. Bizim böyle murad etmemizden dolayı değil. Bilakis, daha önce olduğumuzun aksine çalışmaların doğasının artık uzmanlığa doğru evrildiği için böyle oldu. Geçmişini ve faziletini gözetip kollamak adına Şeyh Colani kendisiyle doğrudan ilişki kurdu ve kendisine iletişim, ilişkiler ve görüşmeler için özel bir konum oluşturdu. Özgür bölgeler arasında ilişkileri yeniden düzenlemeye başladığımızda Ebu Ahmet Zekkur'a kuzey Haleb kırsalı ile ilgili dosya tevdi edildi. Ebu Mariya Kâhtani de kendisine yardımcı olacaktı. Yaklaşık bir sene veya daha fazla bir zaman önce Ebu Ahmet Zekkur ve yanındakilerle ilgili şüpheli ticaret ve işlerde bulundukları yönünde bizlere işaretler ve suçlamalar gelmeye başladı. Soruşturmada kesin bir yargıya ulaşılmadı. Ebu Ahmet Zekkur ise suçlamaları tamamen red etti. Ebu Mariya (bazı devletler adına casusluk) dava dosyası kapsamında tutuklanınca Ebu Mariya'nın yolsuzluk ve özgür bölgelerde bazı tüccarlara yönelik şantaj olaylarına karıştığı ortaya çıktı. Gerçeğin ortaya çıkması ve haklarını iade etmek için birçok tüccarla görüştük. Ulaştığımız her davada, sahiplerine haklarını iade ettik. Bu görüşmelerde hak sahiplerinin hak edişlerini de öğrendik. Bütün bunlar yaşanırken Ebu Ahmet Zekkur'un ismi Ebu Mariya ile birlikte bazı yolsuzluk dosyalarında geçti. Ebu Ahmet Zekkur bu esnada hala bizim bölgemizde ikamet etmekteydi. Kendisini davet edip hesap vermesi istendi. Bu esnada soruşturmanın selameti açısından görevinden azledildi. Hemen ardından Zekkur'un ismi devam eden soruşturmada direk olarak geçmeye başladı. Ebu Ahmet kuzey Haleb kırsalına kaçtı ve gelmeyi red etti. Cemaati kötüleme yoluyla kendisini güzel gösterecek yeni bir imaj ve çehreye büründü. Gelmeyi red edince güç kullanarak onu tutuklama kararı aldık. Sonrasında herkesin bildiği üzere olanlar oldu. Ebu Ahmet Zekkur davası ile ilgili gelişmeleri aktardıktan sonra Zekkur'un yayınladığı ses kaydı ile ilgili bazı değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.
Show all...
🫡 5 3👍 2😢 1