Tevhide Davet

Ynt: TEVHİDİ TERKEDENİN KÜFRÜNE DAİR İSTİFADE ETMEK İSTEYENE FAYDALAR http://darultawhid.com/tr/forum/index.php?msg=712

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ ١ مُحَرَّم ١٤٤٦1 1 MUHARREM 1446 H 08.07.2024 M Muharrem ayının hilali bu akşam 29 Zu'l Hicce 1445 H (06.07.2024 M) tarihinde tarafımızdan gözetlenmesine karşın görülememiştir. Bu sebeple Zu'l Hicce ayı, hilalin görülememesi durumunda ayın otuz güne tamamlanması emrini içeren hadisler doğrultusunda otuz güne tamamlanacaktır inşallah. Hicri takvime göre 1 Muharrem 1446, Miladi 08.07.2024 Pazartesi gününe denk gelmektedir. Vallâhu A'lem!

BİR KAFİRE MÜSLÜMAN DENİLDİĞİNDE SESSİZ KALMAK KÜFÜR MÜDÜR?

Müşriklerle ister istemez diyalog halinde oluyoruz ve diyalog içinde kendilerinde Müslüman olduklarını dile getiriyorlar. O anda "hayır Müslüman değilsiniz" demeyince küfre girmiş oluyor muyuz Nisa 140 ayetine göre. Yada diyalog içinde kendi müşrik tanıdıklarından bahsederken "çok iyi müslümandır kendisi" diye söz ederlerken.

Bismillâhr'ir Rahmân'ir Rahîm. Küfre rıza küfürdür kaidesi geneldir ve her türlü küfür kelimesine rıza göstermeyi içerir. Bir kâfirin küfür hâli bilinirken ve bu küfür üzereyken Müslüman olduğu düşüncesi küfürdür. Dolayısıyla bunu dile getiren bir kişiye karşı çıkmak gerekir. Ancak bu karşı çıkma, kâfirleri dinden soğutacak bir tavırla değil de hikmet ve basiret üzere olursa daha iyi olur. Misal "Bir tanıdığım var dindar bir Müslüman kendisi" diyen bir kafire, "Herkesin kendisini İslam'a nispet ettiği ama gerçek Müslümanın çok az olduğu ahir zamanda yaşıyoruz. İslam günümüzde ne gariptir, Allâh ona hidayet etsin gerçek anlamda Müslüman olmayı ona nasip etsin" gibi şeyler söylenebilir. Vallâhu alem. http://darultawhid.com/tr/forum/index.php?msg=708

Ey Arap, Türk, Kürt! Taşları birbirinize değil sizi bu hale düşüren ve topraklarınıza çöken Amerikan, Rus ve Avrupa haçlı ordularına atmanız gerekiyor. Siyonistlerin tetikçisi olmayın.

Bismillah. Kayseride sözüm ona bir çocuğu istismar eden Suriyeli bir sapık için halk ayaklanmış ve suçun cezasını genelleştirip tüm Suriyelilerin mallarına ve canlarına saldırıya geçmişler. Buna misilleme olarakta Suriye tarafında aynı zihniyet Türkleri temsil eden ne varsa saldırmışlar. Bu olaylar tamda Esad'la Türk devletinin yakınlaşması ve Sinan Ateş duruşmasının yapılacak tarihe denk gelmesi çok ilginç. Kayserililer asıl tepkilerini bağdat caddesinde"biz ibneyiz, her yerdeyiz" diye haykırıp tüm Türkiye ye meydan okuyan asıl işin faillerine seslerini yükseltsinler. Asıl bataklığı görme arkasında hiç bir gücü olmayan suriyeliye faturayı kes. Ülkücüler(!) önce milleti, nereli oldukları belli olan bu İbneleri nerden gelmişse oraya göndersinler göndere biliyorsalar.

Millet "Güncel meseleler" diye bir din uydurmuş sabah akşam onlarla yatıp kalkıyor. Bu dinin sınırlarını saptırıcılar tayin ediyor. Birinin çizdiği sınırı diğeri kabul etmiyor. Sapıklıklarını, amelsiz hallerini bu gibi meselelerin arkasına gizliyorlar. En çok kelam yapan en takvalı(!), en iyi mümin(!), en salih(!) adam oluyor. Aynı Selefin yolundan sapan geçmiş kelamcıların yoluna tabiler. Onlarda bir şey uydurur sonra insanları uydurdukları dine davet eder, vela ve beralarını ona göre belirlerlerdi. Allahu teala her türlü sapıklığı içinde barındıran bu topluma hidayet etsin amin. Ne büyüğün de nede küçüğün de hayır var!

Bismillah. Kendisini Tevhid'e nispet eden ailelerde acayıp bir gençlik yetişiyor. Anne ve Babalar ömürlerini sözde bir dava uğruna içi boş lakırtılarla geçirirken evde çocukları içine kapanık hiç bir işten anlamayan, vaktinin büyük çoğunluğunu sanal alem pisliğinde geçiren, ilim, kalem, kitap tanımayan ne öğrenmişse kulaktan dolma, sanal alemin saptırıcılarından öğrenen hastalıklı bir gençlik yetişmiş farkında değiller. Bu gençler Tevhid davetinin ağırlığını kaldıramadıkları için sabah akşam ortaya çürük şüpheler atar, beğenecekleri yani hastalıklı hallerini yutturacakları ve onu da kullanıp atacakları hoca(!) ararlar. Evde oturur anne ve babasına her türlü rızayı gösterir zındıklık yaparlar işlerine gelmediği zaman onları nasıl tekfir edip özgür bir hayat yaşayacaklarının hesabını yaparlar. Yıllar geçer hiç bir değişim göstermez iddia ettikleri davada bir arpa boyu yol almazlar. Dün ki şüphesi bayatlarsa yeni bir şüphe bulur onunla gelirler. Hem saparlar hemde saptırırlar. Anne ve babasını tekfir etmeye niyet eden bu gençlik bir cemaate gitse orada boş dururmu hiç. Aç karnını doyurup dereyi geçtikten sonra bir şüphe ortaya atıp orayı da karıştırır. Bu gençliğin gündemde kalacağı tek sermayesi fikir fahişeliğidir. Şeytan bunlar yüzünden makamını kaybedecek nerde ise.!!!

Huzeyfe Radiyallâhu Anh’ın rivayet ettiği hadiste Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem’in, ahir zamanı vasfederken buyurduğu gibi: “O devirde birtakım davetçiler halkı cehennem kapılarına çağıracaklardır. Her kim onların davetine icabet ederse onu cehenneme atacaklardır.” Ben (Huzeyfe Radiyallâhu Anh) dedim ki: Ey Allâh’ın Rasûlü! Bu davetçileri bize tanıtsanız!” Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu “Onlar bizim milletimizin insanlarıdır. Bizim dillerimizle konuşurlar.” Dedim ki: "Ey Allâh’ın Rasûlü! O devre yetişirsem nasıl hareket etmemi emredersiniz?" Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Müslümanların cemaatinden ayrılma ve onların idarecilerine itaat et!” buyurdu. Dedim ki: "Ey Allâh’ın Rasûlü! Onların bir cemaati ve başlarında idarecileri yoksa ne yapayım?" Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Bütün bu fırkalardan uzak dur. Bir ağacın kütüğüne tutunarak dahi olsan sen bu halde iken ölüm sana yetişinceye kadar bu halde devam et!” (Buhârî, hadis no: 7084) Tîbî Rahimehullâh hadisin şerhinde şöyle demiştir: “Birtakım davetçiler halkı cehennem kapılarına çağıracaklardır.” Yani, cemaatler hâlinde insanları dalalete çağıracak ve insanları, türlü telbislerle (göz boyamalarla) hidayetten alıkoyacaklar… Bu hadiste her bir telbis türü, cehennemin başka bir kapısı mesabesinde kılınmıştır.” (Tîbî, Şerh’ul Mişkât, 11/3405)