cookie

We use cookies to improve your browsing experience. By clicking «Accept all», you agree to the use of cookies.

avatar

TaifetulMansura

Advertising posts
204
Subscribers
No data24 hours
No data7 days
No data30 days

Data loading in progress...

Subscriber growth rate

Data loading in progress...

05:00
Video unavailableShow in Telegram
50.87 MB
tubidy_mp3_56552.mp34.04 MB
tubidy_mp3_58302.mp39.10 KB
Hicret edenlerin, ülkelerinden sürülüp çıkarılanların, benim yolumda eziyet çekenlerin, savaşanların ve (savaşta şehit olarak) öldürülenlerin, Allah katından (yaptıklarının) sevabı olarak, kusurlarını mutlaka örteceğim ve onları, (ağaçlarının) altından ırmaklar akan cennetlere sokacağım.Mükâfatın en güzeli Allah katındadır. İnkâr edenlerin diyar diyar gezip refah içinde dolaşması, seni aldatmasın; az bir faydalanmadan sonra onların varacakları yer cehennemdir.O ne kötü duraktır! Fakat Rablerinden sakınanlara,Allah katından konukluklar bulunan,içlerinden ırmaklar akan, içinde devamlı kalacakları cennetler vardır. Allah katındaki şeyler, iyi olanlar için daha hayırlıdır. Kitap ehlinden Allah'a huşu duyarak inanıp Allah'ın âyetlerini az bir değere değişmeyenler vardır. İşte onların ecirleri Rablerinin katındadır. Şüphesiz Allah hesabı çabuk görendir.Ey îmân edenler! Sabredin, (düşman karşısında) sebat gösterin ve cihada hazırlıklı bulunun,Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz."[4] [1] Buhârî, Bkz. Fethu’l-Bârî, 11/113, Müslim, 4/2083. [2] "Kim bunu derse bağışlanır, duâ ederse, duâsı kabul olunur. Eğer kalkıp abdest alır, sonra da namaz kılarsa, namazı kabul olunur." Buhârî, Bkz. Fethu’l-Bârî, 3/39 ve başkası. Lafız, İbn-i Mâce'ye âittir. Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce, 2/335. [3] Tirmizî, 5/473. Bkz. Sahih-i Tirmizî, 3/144. [4] Âl-i İmrân Sûresi:190-200. Buhârî,Bkz. Fethu’l-Bârî, 8/237, Müslim, 1/530.
Show all...
UYKUDAN UYANINCA YAPILAN DUÂLAR: (( اَلْحَمْدُ ِللهِ الَّذِي أَحْيَانَا بَعْدَ مَا أَمَاتَنَا وَإِلَيْهِ النُّشُورُ.)) 1. (4/1) "Bizi öldürdükten (uykudan) sonra dirilten Allah’a hamd olsun. Dönüş (Kıyâmet günü yeniden diriliş), yalnızca O’nadır."[1] (( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَشَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَ هُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، سُبْحَانَ اللهِ، وَالْحَمْدُ ِللهِ، وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ، وَاللهُ أَكْبَرُ، وَلاَحَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ، رَبِّ اغْفِرْ ليِ.)) 2. (4/2) "Allah’tan başka hak ilah yoktur. O birdir ve ortağı yoktur. Mülk O’nundur ve Hamd da O’nadır. O, her şeye gücü yetendir. Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd Allah'adır. Allah’tan başka hak ilah yoktur ve Allah en büyüktür. Güç ve kuvvet, ancak yüce ve büyük olan Allah’a âittir. Rabbim! Bana mağfiret eyle (günahlarımı ört)!"[2] (( اَلْحَمْدُ ِللهِ الَّذِي عَافَانِي فيِ جَسَدِي، وَرَدَّ عَلَيَّ رُوحِي، وَأَذِنَ ليِ بِذِكْرِهِ.)) 3- (4/3) "Bedenime âfiyet veren, ruhumu bana geri veren ve bana kendisini zikretme fırsatı veren Allah’a hamd olsun."[3] 4- (4/4) ﴿ إِنَّ فِي خَلۡقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَٱخۡتِلَٰفِ ٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِ لَأٓيَٰتٖ لِّأُوْلِي ٱلۡأَلۡبَٰبِ ١٩٠ ٱلَّذِينَ يَذۡكُرُونَ ٱللَّهَ قِيَٰمٗا وَقُعُودٗا وَعَلَىٰ جُنُوبِهِمۡ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلۡقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ رَبَّنَا مَا خَلَقۡتَ هَٰذَا بَٰطِلٗا سُبۡحَٰنَكَ فَقِنَا عَذَابَ ٱلنَّارِ ١٩١ رَبَّنَآ إِنَّكَ مَن تُدۡخِلِ ٱلنَّارَ فَقَدۡ أَخۡزَيۡتَهُۥۖ وَمَا لِلظَّٰلِمِينَ مِنۡ أَنصَارٖ ١٩٢ رَّبَّنَآ إِنَّنَا سَمِعۡنَا مُنَادِيٗا يُنَادِي لِلۡإِيمَٰنِ أَنۡ ءَامِنُواْ بِرَبِّكُمۡ فَ‍َٔامَنَّاۚ رَبَّنَا فَٱغۡفِرۡ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرۡ عَنَّا سَيِّ‍َٔاتِنَا وَتَوَفَّنَا مَعَ ٱلۡأَبۡرَارِ ١٩٣ رَبَّنَا وَءَاتِنَا مَا وَعَدتَّنَا عَلَىٰ رُسُلِكَ وَلَا تُخۡزِنَا يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۖ إِنَّكَ لَا تُخۡلِفُ ٱلۡمِيعَادَ ١٩٤ فَٱسۡتَجَابَ لَهُمۡ رَبُّهُمۡ أَنِّي لَآ أُضِيعُ عَمَلَ عَٰمِلٖ مِّنكُم مِّن ذَكَرٍ أَوۡ أُنثَىٰۖ بَعۡضُكُم مِّنۢ بَعۡضٖۖ فَٱلَّذِينَ هَاجَرُواْ وَأُخۡرِجُواْ مِن دِيَٰرِهِمۡ وَأُوذُواْ فِي سَبِيلِي وَقَٰتَلُواْ وَقُتِلُواْ لَأُكَفِّرَنَّ عَنۡهُمۡ سَيِّ‍َٔاتِهِمۡ وَلَأُدۡخِلَنَّهُمۡ جَنَّٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ ثَوَابٗا مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِۚ وَٱللَّهُ عِندَهُۥ حُسۡنُ ٱلثَّوَابِ ١٩٥ لَا يَغُرَّنَّكَ تَقَلُّبُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فِي ٱلۡبِلَٰدِ ١٩٦ مَتَٰعٞ قَلِيلٞ ثُمَّ مَأۡوَىٰهُمۡ جَهَنَّمُۖ وَبِئۡسَ ٱلۡمِهَادُ ١٩٧ لَٰكِنِ ٱلَّذِينَ ٱتَّقَوۡاْ رَبَّهُمۡ لَهُمۡ جَنَّٰتٞ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَا نُزُلٗا مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِۗ وَمَا عِندَ ٱللَّهِ خَيۡرٞ لِّلۡأَبۡرَارِ ١٩٨ وَإِنَّ مِنۡ أَهۡلِ ٱلۡكِتَٰبِ لَمَن يُؤۡمِنُ بِٱللَّهِ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيۡكُمۡ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيۡهِمۡ خَٰشِعِينَ لِلَّهِ لَا يَشۡتَرُونَ بِ‍َٔايَٰتِ ٱللَّهِ ثَمَنٗا قَلِيلًاۚ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ أَجۡرُهُمۡ عِندَ رَبِّهِمۡۗ إِنَّ ٱللَّهَ سَرِيعُ ٱلۡحِسَابِ ١٩٩ يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱصۡبِرُواْ وَصَابِرُواْ وَرَابِطُواْ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ لَعَلَّكُمۡ تُفۡلِحُونَ ٢٠٠ ﴾[ سورة آل عمران :190- 200 ] "Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde akıl sahipleri için deliller vardır. Onlar ayaktayken, otururken ve yan yatarken Allah'ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın,Sen (noksan sıfatlardan) münezzehsin. Bizi ateşin azabından koru, derler. Rabbimiz! Sen kimi ateşe sokarsan, onu şüphesiz zelil etmiş olursun, zâlimlerin hiç yardımcıları yoktur.Rabbimiz! Biz, Rabbinize îmân edin, diye çağıran bir dâvetçi işittik de îmân ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve canımızı iyilerle birlikte al. Rabbimiz! Elçilerine vadettiklerini bize ver, kıyâmet günü bizi zelil etme. Şüphesiz sen, sözünden asla dönmezsin.Nitekim Rableri onlara (duâlarını kabul ederek şöyle) cevap verdi: Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini boşa çıkarmam. (Zira kadın ve erkek olarak siz), birbirinizdensiniz (birbirinizden olmasınız).
Show all...
"Kim Allah’ın kitabından bir harf okursa, ona bununla bir hasene vardır ve her hasene on misli ile karşılık görür. Elif, lâm, mîm bir harftir demiyorum. Fakat elif bir harf, lâm bir harf ve mîm bir harftir."[9] Ukbe b. Âmir -Allah ondan râzı olsun- şöyle rivâyet eder: (( خَرَجَ رَسُولُ اللهِ H وَنَحْنُ فِي الصُّفَّةِ، فَقَالَ: أَيُّكُمْ يُحِبُّ أَنْ يَغْدُوَ كُلَّ يَوْمٍ إِلَى بُطْحَانَ أَوْ إِلَى الْعَقِيقِ فَيَأْتِيَ مِنْهُ بِنَاقَتَيْنِ كَوْمَاوَيْنِ فِي غَيْرِ إِثْمٍ وَلاَ قَطْعِ رَحِمٍ؟ فَقُلْنَا: يَا رَسُولَ اللهِ نُحِبُّ ذَلِكَ. قَالَ: أَفَلاَ يَغْدُو أَحَدُكُمْ إِلَى الْمَسْجِدِ فَيَعْلَمُ أَوْ يَقْرَأُ آيَتَيْنِ مِنْ كِتَابِ اللهِ عَزَّ وَجَلَّ خَيْرٌ لَهُ مِنْ نَاقَتَيْنِ، وَثَلاَثٌ خَيْرٌ لَهُ مِنْ ثَلاَثٍ، وَأَرْبَعٌ خَيْرٌ لَهُ مِنْ أَرْبَعٍ، وَمِنْ أَعْدَادِهِنَّ مِنَ الْإِبِلِ.)) [ رواه مسلم ] "Biz Suffe’de iken Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- çıkageldi ve şöyle dedi: -Sizden kim, her gün sabah Buthan’a veya Akik’e[10] gitmeyi, oradan günaha girmeden ve akrabalık bağını kesmeden hörgüçlü iki büyük dişi deve ile dönmeyi ister? Biz: Ey Allah’ın elçisi! Tabii ki bunu isteriz' dedik. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki: -Sizden biriniz erkenden mescide gidip Allah -azze ve celle-’nin kitabından iki âyet öğrenir veya okumaz mı? Bu, onun için iki deveden daha hayırlıdır. Üç âyet, üç deveden, dört âyet, dört deveden daha hayırlıdır. Öğrenilen veya okunan âyetler, sayısınca hörgüçlü büyük dişi develerden daha hayırlıdır."[11] Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: (( مَنْ قَعَدَ مَقْعَدًا لَمْ يَذْكُرِ اللهَ فِيهِ، كَانَتْ عَلَيْهِ مِنَ اللهِ تِرَةٌ، وَمَنِ اضْطَجَعَ مَضْجَعًا لاَ يَذْكُرُ اللهَ فِيهِ، كَانَتْ عَلَيْهِ مِنَ اللهِ تِرَةٌ.)) [ رواه أبو داود وغيره ] "Kim bir yerde oturur da orada Allah’ın adını anmazsa, Allah tarafından (bu kusurundan dolayı kıyâmet günü) bir pişman-lığa (noksanlığa) uğratılır. Kim de bir yatağa uzanır, orada Allah’ın adını anmazsa, Allah tarafından (bu kusurundan dolayı kıyâmet günü) bir pişmanlığa (noksanlığa) uğratılır."[12] Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: (( مَا جَلَسَ قَوْمٌ مَجْلِسًا لَمْ يَذْكُرُوا اللهَ فِيهِ، وَلَمْ يُصَلُّوا عَلَى نَبِيِّهِمْ إِلاَّ كَانَ عَلَيْهِمْ تِرَةً، فَإِنْ شَاءَ عَذَّبَهُمْ،وَإِنْ شَاءَ غَفَرَ لَهُمْ.)) [رواه الترمذي] "Bir mecliste oturup da orada Allah’ın adını anmayan ve nebilerine salât getirmeyen bir topluluk, mutlaka Allah tarafından (bu kusurlarından dolayı kıyâmet günü) pişmanlı-ğa (noksanlığa) uğratılır. Allah dilerse onlara azap eder, dilerse (lütuf ve ihsanıyla) onları bağışlar."[13] Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: (( مَا مِنْ قَوْمٍ يَقُومُونَ مِنْ مَجْلِسٍ لاَ يَذْكُرُونَ اللهَ فِيهِ إِلاَّ قَامُوا عَنْ مِثْلِ جِيفَةِ حِمَارٍ، وَكَانَ لَهُمْ حَسْرَةً.)) [رواه أبو داود وأحمد] "Oturdukları mecliste Allah’ın adını anmadan kalkan bir topluluk, eşek leşi üzerinden kalkmış gibidirler ve bu meclis, (kıyâmet günü) onlar için bir pişmanlık olacaktır."[14] [1] Bakara Sûresi: 152 [2] Ahzâb Sûresi: 41 [3] Ahzâb Sûresi: 35 [4] A’râf Sûresi: 205 [5] Buhâri,Bkz.Fethu’l-Bârî,11/203. Müslim,“İçerisinde Allah’ın adının anıldığı ev ile içerisinde Allah’ın adının anılmadığı evin benzeri, ölü ile diri gibidir” lafzıyla rivayet eder, 1/539. [6] Tirmizi, 5/459. İbn-i Mace, 2/1245. Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce, 2/316. Sahih-i Tirmizî, 3/139. [7] Buhârî, 8/171. Müslim, 4/2061. Lafız, Buhârî'ye âittir. [8] Tirmizî, 5/458, İbn-i Mâce, 2/1246. Bkz. Sahih-i Tirmizî, 3/139, Sahih-i İbn-i Mâce, 2/317. [9] Tirmizî, 5/175, Bkz. Sahih-i Tirmizî, 3/9, Sahih-i Camii’s-Sağir, 5/340. [10] Buthan ve Akik, Medine çevresinde bulunan iki vâdinin adıdır. [11] Müslim, 1/553. [12] Ebu Dâvud, 4/264 ve başkası. Bkz. Sahihu’l-Câmi', 5/342. [13] Tirmizî. Bkz. Sahih-i Tirmizî, 3/140. [14] Ebu Dâvud; 4/264, Ahmed, 2/389. Bkz. Sahihu’l-Câmi', 5/176.
Show all...
ZİKRİN FAZİLETİ Allahu Teâlâ buyurdu ki: ﴿ فَٱذۡكُرُونِيٓ أَذۡكُرۡكُمۡ وَٱشۡكُرُواْ لِي وَلَا تَكۡفُرُونِ ١٥٢ ﴾ [ سورة البقرة الآية :152 ] "Beni (taatle) anın ki, ben de sizi (mağfiretle) anayım. Bana şükredin, sakın bana nankörlük etmeyin!"[1] ﴿ يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱذۡكُرُواْ ٱللَّهَ ذِكۡرٗا كَثِيرٗا ٤١ ﴾ [ سورة الأحزاب الآية :41 ] "Ey îmân edenler! Allah’ı çokça anın."[2] ﴿ وَٱلذَّٰكِرِينَ ٱللَّهَ كَثِيرٗا وَٱلذَّٰكِرَٰتِ أَعَدَّ ٱللَّهُ لَهُم مَّغۡفِرَةٗ وَأَجۡرًا عَظِيمٗا ٣٥ ﴾ [ سورة الأحزاب من الآية :35 ] "... Allah’ı çokça anan erkekler ve çokça anan kadınlar var ya; Allah işte bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat (cennet) hazırlamıştır."[3] ﴿ وَٱذۡكُر رَّبَّكَ فِي نَفۡسِكَ تَضَرُّعٗا وَخِيفَةٗ وَدُونَ ٱلۡجَهۡرِ مِنَ ٱلۡقَوۡلِ بِٱلۡغُدُوِّ وَٱلۡأٓصَالِ وَلَا تَكُن مِّنَ ٱلۡغَٰفِلِينَ ٢٠٥ ﴾ [ سورة الأعراف الآية :205 ] "İçinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an. Gâfillerden olma!"[4] Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- de bu konuda şöyle buyurmuştur: (( مَثَلُ الَّذيِ يَذْكُرُ رَبَّـهُ وَالَّذيِ لاَ يَذْكُرُ رَبَّـهُ، مَثَلُ الْحَيِّ وَالْمَيِّتِ.)) [ رواه البخاري ومسلم ] "Rabbini zikreden ile Rabbini zikretmeyenin misâli, diri ile ölünün misali gibidir."[5] (( أَلاَ أُنَبِّئُكُمْ بِخَيْرِ أَعْمَالِكُمْ وَأَزْكَاهَا عِنْدَ مَلِيكِكُمْ وَأَرْفَعِهَا فِي دَرَجَاتِكُمْ وَخَيْرٌ لَكُمْ مِنْ إِنْفَاقِ الذَّهَبِ وَالْوَرِقِ وَخَيْرٌ لَكُمْ مِنْ أَنْ تَلْقَوْا عَدُوَّكُمْ فَتَضْرِبُوا أَعْنَاقَهُمْ وَيَضْرِبُوا أَعْنَاقَكُمْ؟ قَالُوا: بَلَى. قَالَ: ذِكْرُ اللهِ تَعَالَى.)) [ رواه الترمذي وابن ماجه ] "Amellerinizin en hayırlısını, Melîkiniz (Allah Teâlâ) katında (sevap olarak) en geçerlisini,dereceleriniz içerisinde en yükseğini, altın ve gümüşü Allah yolunda harcamanızdan daha hayırlısını, düşmanınızla karşılaşıp onların boyunlarını vurmanızdan, onların da sizin boyunlarınızı vurmasından daha hayırlısını size bildireyim mi? Sahâbe: -Evet, (bize haber ver) dediler. Buyurdu ki: -Allah’ı zikretmektir."[6] (( يَقُولُ اللهُ تَعَالَى: أَنَا عِنْدَ ظَنِّ عَبْدِي بِي، وَأَنَا مَعَهُ إِذَا ذَكَرَنِي فَإِنْ ذَكَرَنِي فِي نَفْسِهِ ذَكَرْتُهُ فِي نَفْسِي، وَإِنْ ذَكَرَنِي فِي مَلإٍَ ذَكَرْتُهُ فِي مَلَإٍ خَيْرٍ مِنْهُمْ، وَإِنْ تَقَرَّبَ إِلَيَّ بِشِبْرٍ تَقَرَّبْتُ إِلَيْهِ ذِرَاعًا، وَإِنْ تَقَرَّبَ إِلَيَّ ذِرَاعًا تَقَرَّبْتُ إِلَيْهِ بَاعًا، وَإِنْ أَتَانِي يَمْشِي أَتَيْتُهُ هَرْوَلَةً.)) [ متفق عليه ] "Allah Teâlâ buyurdu ki: -Ben kulumun hakkımdaki zannındayımdır (yani beni hayırla anarsa, ben de onu hayırla anarım,beni şerle anarsa ben de onu şerle anarım). Beni zikrettikçe (ben korumam, yardımım ve başarıya ulaştırmamla) onunlayım. O, Beni gönlünde anarsa, ben de onu kendi nefsimde anarım. O, Beni bir toplulukta anarsa, ben de onu onlardan daha hayırlı bir toplulukta (meleklerin yanında) anarım. Bana bir karış (itaatle) yaklaşırsa, ben ona on arşın yaklaşırım (onun itaatine on sevapla karşılık veririm).Bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kulum bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak gelirim."[7] Abdullah b. Busr -Allah ondan râzı olsun- şöyle rivâyet etmiştir: (( أَنَّ رَجُلاً قَالَ: يَا رَسُولَ اللهِ ! إِنَّ شَرَائِعَ الْإِسْلاَمِ قَدْ كَثُرَتْ عَلَيَّ، فَأَخْبِرْنِي بِشَيْءٍ أَتَشَبَّثُ بِهِ. قَالَ: لاَ يَزَالُ لِسَانُكَ رَطْبًا مِنْ ذِكْرِ اللهِ .)) [ رواه الترمذي ] "Bir adam Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’e gelerek: -Ey Allah’ın elçisi! İslâm’ın emirleri bana çok gelmeye başladı. Bana bir şeyi haber ver ki ona sımsıkı sarılayım, dedi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki: -Dilin, Allah'ı devamlı anmakla ıslak kalsın."[8] Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: (( مَنْ قَرَأَ حَرْفًا مِنْ كِتَابِ اللهِ فَلَهُ بِهِ حَسَنَةٌ، وَالْحَسَنَةُ بِعَشْرِ أَمْثَالِهَا، لاَ أَقُولُ ﴿الٓمٓ ﴾ حَرْفٌ، وَلَكِنْ أَلِفٌ حَرْفٌ، وَلاَمٌ حَرْفٌ، وَمِيمٌ حَرْفٌ.)) [ رواه الترمذي ]
Show all...
02:39
Video unavailableShow in Telegram
18.38 MB
Photo unavailableShow in Telegram
CİHAD -İBNİ NEHHAS- _ neda yayınları_.pdf2.11 MB