Edebiyat ve Şiir📚
Saklasam çocukları ve şiiri, yüreğimin en derinine İkisi de fazla güzel,bu çirkin dünya için.
Show more2 061
Subscribers
+724 hours
-227 days
-6130 days
Posting time distributions
Data loading in progress...
Find out who reads your channel
This graph will show you who besides your subscribers reads your channel and learn about other sources of traffic.Publication analysis
Posts | Views | Shares | Views dynamics |
01 "O zamanlar sevmelere sahip çıkılırmış. Görmeden, duymadan, haber bile almadan tutulurmuş verilen sözler. Şimdiki gibi kaç kişiyi idare edebiliryorsun muhabbetleri dönmezmiş gençler arasında. Sevmek demek, yan yana gömüleceğin kişiyi seçmek demekmiş."
Hikmet Anıl Öztekin | 82 | 2 | Loading... |
02 Cetlerimiz inşa etmiyorlar, ibadet ediyorlardı. Maddeye geçmesini ısrarla istedikleri bir ruh ve imanları vardı. Taş, ellerinde canlanıyor, bir ruh parçası kesiliyordu. Duvar, kubbe, kemer, mihrap, çini, hepsi Yeşil'de dua eder, Muradiye'de düşünür ve Yıldırım'da harekete hazır, göklerin derinliğine susamış bir kartal hamlesiyle ovanın üstünde bekler. Hepsinde tek bir ruh terennüm eder.
Beş şehir
Ahmet Hamdi Tanpınar | 154 | 0 | Loading... |
03 Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Can Yücel | 149 | 0 | Loading... |
04 Yol üstünde zincir şıkırtıları,
Kuşların şarkısı.
Ormanların ıslaklığı altında,
Hindistan cevizi ağaçlarının
yumuşak musikisinin serinliği
Ateşler,
çimende ateş,
Kayat'ın madensi sıcak yapraklarında
ateş.
İnsanlığın büyük göçlerini
bağrında taşıyan
geniş keçi yolları,
kapalı ufuklara doğru
geniş keçi yolları,
silah zoruyla
açılmış keçi yolları.
Foguerias'lar,
danslar,
tamtamlar,
ahenkler.
Aydınlığın ahengi,
Rengin ahengi,
Sesin ahengi,
Hareketin ahengi,
Çıplak ayakların
kana bulanmış zincirlerin ahengi
Sökülmüş tırnakların ahengi,
Ahenkler,
Sonsuz ahenkler,
ey Afrika'nın kederli sesi.
Agostinho Neto | 184 | 0 | Loading... |
05 yıkık manastırın orda
kalbim ki,
o da
yıkıktı.
bir keşiş bıçağıyla dağlanmış
çiçek bozuğu,
çopurbir hayat
acıtıyordu beni
sevgilim.
her şeyin
hüzne vurduğu yerde
bütün saatlerin,
kuzguni bir denizi
çoğaltarak
hayat
acıtıyordu beni.
Behçet Aysan | 192 | 0 | Loading... |
06 Teller iletmez haber, direkler devrileli
Kara habercidir göklerde kuşlar görüleli.
Anam, bacım yok içinde, neremdir yareli?
Adapazar! Erzincan oldun, türkülerdesin;
Bir bahar akşamında ölün, yüreklerde yasın,
Şahan mı vurdu kolun, yaralı turna mısın?
Doyulmaz dünyada; insanın çilesi ölüm.
Ne çare, geldi türküler yakılası ölüm
Ah! böyle mi kahredilir? Yıkılası ölüm.
Bu muydu çarşın, mahşer mi kurmuşlar yerine?
Yine mi "çağrışak kurtlar ve kuşlar" yerine!
Karalar giymişiz kutlu kumaşlar yerine.
Gurbette yar vardı, mendili işlenilmemiş,
Tarlalar hazandır, tütüne başlanılmamış.
Bir mendil ver n'olur, çevresi yaşlanılmamış.
Ağlarım; bu yürek sevdaya uyası değil,
Türküm var: Harput, Diyarbakır mayası değil.
Garibim: İçimde Eğin'in havası değil.
Bir yaprak sarmadım yarana yaran çözerim.
Bir mısra gülmedim, dosta ağıt düzerim,
Uğruna destan yazılası, Adapazarım.
Enver Gökçe | 187 | 0 | Loading... |
07 Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...
Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Ahmet HAŞİM | 202 | 0 | Loading... |
08 O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de,
kalp,göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer…
Can Yücel | 237 | 1 | Loading... |
09 ateşte kor olup bitmekti dileğim.
hayatın; köpüksüz ve
huzurlu olduğu bir durgunlukta
ani bastıran yağmurla gelen günün
ilk ıslaklığına yenilmek
evlerde ışıklar sönüyordu çünkü
dalda kırılan rüzgâr
goncasını tarlaya sunan çiçek gibi
geceye devrilip bedenler
evlerde ışıklar sönüyordu
sizin coşkunuz seyirlik bir film gibi vururken
şehrin kayalıklarına. temmuz
katlanılmaz bir döneme açıyor dilini;
basit ve ihtilal müttefiki bir mevsimin
sıvasına dökülen yaprak sarısı gibi
asit duyguyla
bugün, hayatın bütün varsıllığı
ipiltili geçkinlikler ardından kırılmış umutlardır
her şey eğilir. dizinden vurulan bir ceylan gibi
ruh da bir gün devrilir
sevgili olup yara alıp hüzün akıp
devrilmeden arınmaktı
ateşte kor olup bitmekti dileğim
hayatın köpüksüz ve
huzurlu olduğu bir durgunlukta
ani bastıran yağmurla gelen günün
ilk ıslaklığına yenilmek.
Azad Ziya Eren | 238 | 0 | Loading... |
10 Bütün babalarımızın babalar günü kutlu olsun, ahirete göçmüş olanlara RABBİM rahmet eylesin mekanlarını cennet eylesin 🤲 | 11 | 0 | Loading... |
11 Ben hayatta en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yerden bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü ha düşecek
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bilmezdi ki oturduğumuz semti
Geldi mi de gidici - hep, hep acele işi
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi
Atlastan bakardım nereye gitti
Öyle öyle ezber ettim gurbeti
Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
Kırkı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul'a
Bi helallaşmak ister elbet , diğ'mi oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oy'nunu,
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu,
En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin,
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Can Yücel | 27 | 0 | Loading... |
12 Seni anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Art arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
Dışarda gürül gürül akan bir dünya…
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana…”
Hasretinden prangalar eskittim
Ahmed Arif | 241 | 0 | Loading... |
13 Hep bilinen yaşantılar,
Hep bilinen imgeler.
Nasılsa bir düşte birleştiler,
Sonsuz yeni biçimlerle.
Hep bilinen duygular,
Hep bilinen sözcükler.
Nasılsa bir şairle buluştular,
Sonsuz yeni şiirlerle.
Sarhoş olunca anlar insan şarabın gücünü,
Aşka düşünce aşkı:
Siz benim şiirlerimi yazamazsınız
Ben sizin düşlerinizi göremem.
Hu Şö | 277 | 1 | Loading... |
14 Anımsıyorum o büyülü ânı
Karşımda beliriverdiğin,
Uçup gidici bir hayal gibi,
Dehası gibi saf güzelliğin.
Bunluklarında ümitsiz hüznün,
Telâşın yorucu tasalarında,
Çınlardı o tatlı ses uzun uzun,
O güzelim çizgiler görünürdü bana.
Yıllar geçti. İsyancı dalgalarında fırtınaların
Dağılıp söndü eski hayaller,
Unuttum tatlı sesini senin
Ve silindi Tanrısal çizgiler.
Issızlıkta, karanlığında tutsaklığın
Sessizce uzayıp gidiyordu günlerim
Tanrısız, esinsiz, gözyaşsız,
Yaşamsız ve sevgisizdim.
Ve bir an geldi, uyandı ruhum:
Ve işte sen yeniden belirdin,
Bir hayal gibi, uçup giden,
Dehası gibi saf güzelliğin.
Ve yürek çarpıyor bir esrimeyle,
Ve yeniden canlanıyorlar onda
Tanrısallık da, esin de,
Yaşam da, gözyaşı da, aşk da.
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin | 261 | 0 | Loading... |
15 Zincire vurulmuş kitap gördüm, diyorsun.
Ya kitaptaki insanlar, ya kitaptaki çocuklar?
Sözler ve harfler? Ne yapıyorlar?
İnsanlar ve çocuklar, sözler ve harfler,
hep bir ağızdan türküye durdular gecelerden bir gece
ve kitaptan çıkıverdiler türküyle.
Sert rüzgârlardan geçtiler, sağnak yağmurlardan,
tohuma ve ürünlere sımsıcak
toprağa sığındılar.
Zincire vurulmuş söz kaldı kitapta yalnızca
ve söze dolanan birkaç kat zincir.
Ante Popovski | 255 | 1 | Loading... |
16 gözlerinin renginden almışsa ahengini
ruhum nasıl unutur gözlerinin rengini
uzaktan bakıyorun O'na hep yeşil yeşil
bu vehimli muamma parlıyor ışıl ışıl
yanıyor nağmelerin bedevî kanatları
şahlandı obamızın doludizgin atları
bir kum saatindeyim, yine tuttu kan beni
çile bülbülüm çile feryadıyla ân beni
binlerce ok ağlıyor kırdığımız yay için
yıldızlar dökülüyor tutulan her ay için
bu kuzgun vadisinde yanelim korkuları
Dede'den dinleyelim en güzel şarkıları
musıkî bahçesidir tende lisan-ı fıtrî
asîl bahçıvanıdır o hanede, o Itrî
endamını tasvire gücü yetmez tarifin
kuşları uçuşuyor gökte Hacı Arif'in
kumlara gömülmeden kervan, gönül çağında
telâfisi imkânsız nağmeler tuzağında
akmasın yüzümüze kötürümler pınarı
devirdik, o devrilmez zannedilen çınarı
yeşil yeşil bakamaz, kırmızıdır gözlerim
öteye varsam bile, O'nu yine özlerim
dinlediği şarkılar, arayıp bulun beni
gülümün gözlerinde şehzâde kılın beni
Nurullah Genç | 253 | 2 | Loading... |
17 Başım yıldızlarla çarpışır
Ayaklarım dağların doruklarındadır
Evrensel yaşamın kıyılarında,
Derin vadilerinde gezinir parmak uçlarım
Derinlere, yaşamın asli özüne iskandil eder ellerim
Mukadderatın çakıl taşlarıyla oynarım.
Binlerce kez cehennemlere gidip döndüm
Cennetin her köşesini tanırım,
Tanrıyla düşüp kalktığımdan.
Kanla su gibi oynar, dehşete şapka çıkarttırırım.
Aşinayım çoktan güzelliği yakalamanın tutkusuna
Dahası "uzak dur" diye yasaklanan her şeyin tümüne
İnsanoğlunun müthiş isyanına.
Benim adım gerçek’tir;
Ben evrenin ele geçirilmez tek esiriyim.
Bülent Kumral | 277 | 0 | Loading... |
18 Bu akşam rüyamda Leyla'yı gördüm
Derdini ağlarken yanan bir muma;
İpek saçlarını elimle ördüm,
Ve bir kemend gibi taktım boynuma
Bu akşam rüyamda Leyla'yı gördüm.
Leyla... Ela gözlü bir çöl ahusu
Saçları bahtından daha siyahtır.
Kurmuş diye sevda yolunda pusu
Döktüğü gözyaşı, çektiği ahtır.
Leyla... Ela gözlü bir çöl ahusu.
Bir damla inciydi kirpiklerinde,
Aşkın ızdırapla dolu rüyası
Bir başka güzellik var kederinde
Bir başka alem ki ruhunun yası
Sessiz incileşir kirpiklerinde.
Ahmet Hamdi Tanpınar | 294 | 0 | Loading... |
19 Ateşiyle pürmelâl yandığım sen miydin ah
Dallarına umutla konduğum sen miydin ah
Bir kenarda bırakıp şehla defineleri
Nice bin kez yolumdan döndüğüm sen miydin ah
Göğsümün duvarına işledim hayalini
Her saniye ismini andığım sen miydin ah
Bu hazin kayboluşta, bu gönül sahrasında
Bengisu diye içip kandığım sen miydin ah
Nasıl da kuytulandı yüreğim köşelerde
Tutundukça tahtından indiğim sen miydin ah
Bazen cehenneminde eridiğim yanardağ
Bazen kutuplarında donduğum sen miydin ah
Dağıttı efsunumu saçlarında sünbüller
Ruhuma leyla diye sunduğum sen miydin ah
Nice güller var imiş senden daha kırmızı
Hayatımın tek gülü sandığım sen miydin ah
Nurullah Genç | 307 | 1 | Loading... |
20 Taş bir sözcük düştü parçalandı
Henüz yaşayan göğsümde.
Zararı yok, ben zaten hazırdım.
Gelirim bunun da üstesinden.
Başımda işim çok bugün:
Belleği sonuna değin öldürmek gerek,
Taşlaşması gerek ruhun
Ve yaşamayı yeniden öğrenmek.
İşte… Yazın hışırdayan sıcak soluğu
Bayram gibi sarıyor pencereyi.
Ben çoktan sezmiştim bu
Aydınlık günü ve boş evi.
Anna Ahmatova | 324 | 0 | Loading... |
21 Beni ta kalbimden vurdu gidişin,
bütün umutlarım ağır yaralı.
aklımdan çıkmıyor veda edişin,
bütün duygularım ağır yaralı.
aşkımız verirken en son nefesi,
yıkıldı gönlümün sevda kalesi,
sırtımda sanki bir bıçak darbesi,
bütün anılarım ağır yaralı.
dünyayı başıma yıkmışçasına,
bağrıma kurşunlar sıkmışçasına,
sanki bir savaştan çıkmışçasına,
bütün anılarım ağır yaralı...
Ahmet Selçuk İlkan | 345 | 1 | Loading... |
22 Durdurabilirim diye sustum ayakların üşümesin diye
Sustum ama üşüyorsun bir türlü engel olamıyorum
Ayaklarından başlıyorsun üşümeye benim kulaklarıma vuruyor
Şarkı söylüyorum ben de sıcak ülke şarkıları
Evita dinliyorum sıkça bunu sen de yapmalısın
Annemin ördüğü patikleri yollasam giymezsin bilirim
Yine de boşlama kapıları belki bir yolunu bulur
Tüylü bir çift ev terliğiyle kalkıp yanına gelirim..
Ali Lidar | 343 | 1 | Loading... |
23 sen benim kalbimin
bakıcısısın
güldeki karanlık yazıdan
bir mesel
söylemek üzre olan
sussam, razı değil dile
söylesem, derin ve geleneksel
bir hüzündür, dolaşır
elden ele
ah bedenin, zakkum bedenin!
bir dağyolu tadında
ve ben o yolu
kalbiyle bilen
yüzün gizemdir senin, yokluk!
acı, sessizce yedi dildedir
sevdalar kimdedir, kandedir
ve depremler
senin neren?
kalbim buluşmamızdır, ey ceren!
Hilmi Yavuz | 322 | 0 | Loading... |
24 Çünkü bacakları uzun, mesafe tanımıyor
Çünkü rüzgârın atında, büyük deneyiminde
Elbette aşk beni geçer haritayı kendi çizmiş
Dağları iyi biliyor, nehirleri de
Bir ateşin koynunda uyuyorken bile geçer
Serin su başlarında dinleniyorken bile
Ve ben onun peşinden kurşun olsam yetişemem
Okyanusa vardığında göle gelmiş olur muyum
O çınar olduğunda yaprak olur muyum ben?
Abdülkadir Budak | 341 | 0 | Loading... |
25 Bir gece habersiz bize gel
Merdivenler gıcırdamasın
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın
Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın
Mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarımız
Dokunarak uçalım.
insanlardan buz gibi soğudum,
işte yalnız sen varsın
Öyle halsizim ki hiç sorma
Anlarsın.
Cahit Külebi | 350 | 2 | Loading... |
26 Herkesin bir yağmuru vardır ve bir rüzgârı
Aşk biraz ıslanmaktır
Al götür beni o uzak yağmurlara
Herkesin bir şiiri vardır ve bir şarkısı
Aşk biraz çoğalmaktır
Al götür beni o uzak şarkılara
Herkesin bir akşamı vardır ve bir masalı
Aşk biraz yorulmaktır
Al götür beni o uzak akşamlara
A. Hicri İzgören | 362 | 3 | Loading... |
27 Gülüşün kovamaz lâcivert geceyi
Bir hilâl belirir gecede, sâdece...
Kederle de kararmaz gözlerinin lâciverdi
Yıldızlar belirir, kayan yıldızlar
Yeryüzündeki bütün yalnızlar
Ürperir, derler ki “çocuk kederli”
Sert çocuk, sarp çocuk, lâcivert Çocuk,
Biraz neşelensen bu ne dert Çocuk?
Ürkme baykuşlardan, baykuşlar güzel
Keşki bu kadar azalmasalardı...
Hele kirpiler, yarasalar
Hepsinin başımın üstünde yeri var.
Ölü değil senin gecen, canlılarla dolu çocuk
Sisli çocuk, puslu çocuk, buğu çocuk.
Hüsrev Hatemi | 369 | 1 | Loading... |
28 Beni ta kalbimden vurdu gidişin,
bütün umutlarım ağır yaralı.
aklımdan çıkmıyor veda edişin,
bütün duygularım ağır yaralı.
aşkımız verirken en son nefesi,
yıkıldı gönlümün sevda kalesi,
sırtımda sanki bir bıçak darbesi,
bütün anılarım ağır yaralı.
dünyayı başıma yıkmışçasına,
bağrıma kurşunlar sıkmışçasına,
sanki bir savaştan çıkmışçasına,
bütün anılarım ağır yaralı...
Ahmet Selçuk İlkan | 359 | 1 | Loading... |
29 Giyilmemiş çamaşırlar nasıl kokar bilirsin,
Sandık odalarında;
Senin de dükkanın öyle kokar işte.
Ablamı tanımazsın,
Hürriyette gelin olacaktı, yaşasaydı;
Bu teller onun telleri,
Bu duvak onun duvağı işte.
Ya bu çamurdaki kadınlar?
Bu mavi mavi,
Bu yeşil yeşil fistanlı...
Geceleri de ayakta mı dururlar böyle?
Ya bu pembezar gömlek?
Onun da bir hikayesi yok mu?
Kapalı Çarşı diyip geçme;
Kapalı Çarşı,
Kapalı kutu
Orhan Veli Kanık | 371 | 0 | Loading... |
30 Sessiz sabırlı bir örümceği,
İzledim küçük bir çıkıntının üzerinde duruyordu bir başına,
İzledim çevreleyen sonsuz boşluğu keşfederken,
İplikçikler fırlattı dışarıya, iplikçikler, iplikçikler, kendinin dışına,
Hiç dolaştırmadan onları, hiç usanmadan hızlanarak.
Ve sen ey ruhum duruyordun,
Çevrilmiş, çözülmüş, uzayın sonsuz okyanuslarında,
Durmadan düşünerek, tehlikeye atılarak, fırlayarak, çabalıyorsun
dünyaları birleştirmeye,
Gereksindiğin köprü kurulsun, tutsun saldığın yumuşak demir,
Attığın ağın lifleri sarılsın bir yere, ey benim ruhum.
Walt Whitman | 359 | 0 | Loading... |
31 Genç çağdaydım, kendimi bir dikenli yolda buldum;
Hıçkırıklar işittim, gül ve bülbül bağlarından.
Felâketler topladım, Anadolu dağlarından;
Uzun sazlı Âşıklar diyarında şair oldum.
Ezgi koydum, âhlarla, figanlarla Türk şi'rine,
Öz dilimle haykırdım, "Ey milletim, uyan!" diye;
Viran yurdun dolaştım, bir şehrinden bir şehrine;
Saç ve sakal ağarttım ben de, "Vatan, vatan!" diye.
Mehmet Emin Yurdakul | 340 | 1 | Loading... |
32 YARIM KALAN
Sonbahar-96
Uykudan yarı uyanabilmiş bir sabah
yıkılmış o küçük dünyanın ardından
hıçkıran konuşma
verilen yarım sözler
yarı dağınık saçlar
yarım bilet
başlayacak o belirsiz bekleyiş
yarıda kalmış aşkın;
kalpleri buzlaştıran soğukluğu
sonu görülememiş bir rüyanın
yarı silik çizgileri
parçalanmış
ama doğruyu birlikte bulan
iki ayrı yanlışız biz şimdi...
Cem Güneş | 330 | 0 | Loading... |
33 Bir şehirde birleşir
İki kıta
Birinin başlangıcıdır,
Birinin sonu…
Sol tarafında debdebeli geçmişinden yadigar kalen,
Başı göklere yücelen
Camileri, burçları, kaleleri;
Durur bin yıldan beri.
Sağ tarafında
Modern evler, bankalar, oteller…
Türkoğlu
Gözlerinden sualler yağa yağa,
Kâh sağa bakar, kah sola.
İstanbul geçmişin vakurlu, şanlı,
Bu günü özüne yad,
Geleceği dumanlı…
Bugün
Bir ayağı Avrupadadır,
Bir ayağı Asya’da
Türkün.
Bahtiyar Vahapzade | 352 | 2 | Loading... |
34 sen ol küçük bir kıvrımdan, bir heceden
aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan
sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları
bir harfin başlattığı yangın ile söndür
beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım
öyle mahzun ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın.
İsmet Özel | 336 | 2 | Loading... |
35 Fırtınalarda yolunu kaybeden gemi misali
Rotasız ve pusulasız kalmışken yüreğim
Ve hoyratça savrulurken bir limandan bir limana
Teslim olmuşken kaderine
Apansız sana rastladım o limanda
Sen benim adını koyamadığımdın
Senin adın kavuşmak olsun..
Sebahattin Abi | 354 | 4 | Loading... |
36 sen say ki;
ben hiç ağlamadım,
hiç ateşe tutmadım yüreğimi,
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki;
bütün şiirler gözlerini,
bütün şarkılar saçlarını söylemedi,
hele nihavent,
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi,
bir topak kan gibi adın,
içimin nehirlerinden..
Ahmet Hamdi Tanpınar | 347 | 2 | Loading... |
37 Ah kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya
Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya
Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı
Bakıp kapatıyorlar
Geceye giriyor türküler ve ince şeyler
Gülten Akın | 353 | 2 | Loading... |
38 Bir gemi getirdim kapına: birlikte gidelim.
Sen içli, uzun geceli kadınlar için yaratılmışsın,
Uzun sabahlar için
Buğday tarlaları, usulbaşlı geyikler, yollar için…
Göğsüne düşür beni, yeryüzünün şarkılarını dinleyeyim orada
Gecikirsek alıp başını gider aşkın usul ırmağı -küskün-
Dönmez bir daha…
Leyla Şahin | 386 | 1 | Loading... |
39 Gözler kalbin aynasıdır derler ya.
Bilemez kimse deniz gözlerin neler anlatır.
Yalnızlığıma yoldaş, yüreğime sırdaştır bakışların.
Bilirim,
Ne zaman aynayım gözlerinde.
Bakışların benden uzak olsa da, gözlerin zaten benimdir ya
Sebahattin Abi | 361 | 2 | Loading... |
40 Yeryüzündeki tüm kızıl taşlara
Tanrının kanı sürülmüştür.
Bu yüzden kızıl taşlar
Çocukluğumuzu öğretir.
Tanrı, biz çocukken,
Yanımızda dolaşır.
Küpemize dokunur
Ve kolyemize.
Pabuçlarımıza ve kurdelamızın
Kız çocuk olmak kıvrımına girer
Saklanır...
Bejan Matur | 354 | 0 | Loading... |
Photo unavailableShow in Telegram
"O zamanlar sevmelere sahip çıkılırmış. Görmeden, duymadan, haber bile almadan tutulurmuş verilen sözler. Şimdiki gibi kaç kişiyi idare edebiliryorsun muhabbetleri dönmezmiş gençler arasında. Sevmek demek, yan yana gömüleceğin kişiyi seçmek demekmiş."
Hikmet Anıl Öztekin
❤🔥 4
Photo unavailableShow in Telegram
Cetlerimiz inşa etmiyorlar, ibadet ediyorlardı. Maddeye geçmesini ısrarla istedikleri bir ruh ve imanları vardı. Taş, ellerinde canlanıyor, bir ruh parçası kesiliyordu. Duvar, kubbe, kemer, mihrap, çini, hepsi Yeşil'de dua eder, Muradiye'de düşünür ve Yıldırım'da harekete hazır, göklerin derinliğine susamış bir kartal hamlesiyle ovanın üstünde bekler. Hepsinde tek bir ruh terennüm eder.
Beş şehir
Ahmet Hamdi Tanpınar
❤🔥 4
Photo unavailableShow in Telegram
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Can Yücel
❤🔥 4🔥 1
Photo unavailableShow in Telegram
Yol üstünde zincir şıkırtıları,
Kuşların şarkısı.
Ormanların ıslaklığı altında,
Hindistan cevizi ağaçlarının
yumuşak musikisinin serinliği
Ateşler,
çimende ateş,
Kayat'ın madensi sıcak yapraklarında
ateş.
İnsanlığın büyük göçlerini
bağrında taşıyan
geniş keçi yolları,
kapalı ufuklara doğru
geniş keçi yolları,
silah zoruyla
açılmış keçi yolları.
Foguerias'lar,
danslar,
tamtamlar,
ahenkler.
Aydınlığın ahengi,
Rengin ahengi,
Sesin ahengi,
Hareketin ahengi,
Çıplak ayakların
kana bulanmış zincirlerin ahengi
Sökülmüş tırnakların ahengi,
Ahenkler,
Sonsuz ahenkler,
ey Afrika'nın kederli sesi.
Agostinho Neto
❤🔥 1
Photo unavailableShow in Telegram
yıkık manastırın orda
kalbim ki,
o da
yıkıktı.
bir keşiş bıçağıyla dağlanmış
çiçek bozuğu,
çopurbir hayat
acıtıyordu beni
sevgilim.
her şeyin
hüzne vurduğu yerde
bütün saatlerin,
kuzguni bir denizi
çoğaltarak
hayat
acıtıyordu beni.
Behçet Aysan
❤🔥 1
Photo unavailableShow in Telegram
Teller iletmez haber, direkler devrileli
Kara habercidir göklerde kuşlar görüleli.
Anam, bacım yok içinde, neremdir yareli?
Adapazar! Erzincan oldun, türkülerdesin;
Bir bahar akşamında ölün, yüreklerde yasın,
Şahan mı vurdu kolun, yaralı turna mısın?
Doyulmaz dünyada; insanın çilesi ölüm.
Ne çare, geldi türküler yakılası ölüm
Ah! böyle mi kahredilir? Yıkılası ölüm.
Bu muydu çarşın, mahşer mi kurmuşlar yerine?
Yine mi "çağrışak kurtlar ve kuşlar" yerine!
Karalar giymişiz kutlu kumaşlar yerine.
Gurbette yar vardı, mendili işlenilmemiş,
Tarlalar hazandır, tütüne başlanılmamış.
Bir mendil ver n'olur, çevresi yaşlanılmamış.
Ağlarım; bu yürek sevdaya uyası değil,
Türküm var: Harput, Diyarbakır mayası değil.
Garibim: İçimde Eğin'in havası değil.
Bir yaprak sarmadım yarana yaran çözerim.
Bir mısra gülmedim, dosta ağıt düzerim,
Uğruna destan yazılası, Adapazarım.
Enver Gökçe
❤🔥 2
Photo unavailableShow in Telegram
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...
Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Ahmet HAŞİM
❤🔥 5
Photo unavailableShow in Telegram
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de,
kalp,göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer…
Can Yücel
❤🔥 5
Photo unavailableShow in Telegram
ateşte kor olup bitmekti dileğim.
hayatın; köpüksüz ve
huzurlu olduğu bir durgunlukta
ani bastıran yağmurla gelen günün
ilk ıslaklığına yenilmek
evlerde ışıklar sönüyordu çünkü
dalda kırılan rüzgâr
goncasını tarlaya sunan çiçek gibi
geceye devrilip bedenler
evlerde ışıklar sönüyordu
sizin coşkunuz seyirlik bir film gibi vururken
şehrin kayalıklarına. temmuz
katlanılmaz bir döneme açıyor dilini;
basit ve ihtilal müttefiki bir mevsimin
sıvasına dökülen yaprak sarısı gibi
asit duyguyla
bugün, hayatın bütün varsıllığı
ipiltili geçkinlikler ardından kırılmış umutlardır
her şey eğilir. dizinden vurulan bir ceylan gibi
ruh da bir gün devrilir
sevgili olup yara alıp hüzün akıp
devrilmeden arınmaktı
ateşte kor olup bitmekti dileğim
hayatın köpüksüz ve
huzurlu olduğu bir durgunlukta
ani bastıran yağmurla gelen günün
ilk ıslaklığına yenilmek.
Azad Ziya Eren
❤🔥 2
Bütün babalarımızın babalar günü kutlu olsun, ahirete göçmüş olanlara RABBİM rahmet eylesin mekanlarını cennet eylesin 🤲
❤🔥 1