~Mehçul_vera~

Depremler.. Allah'ın takdîr ettiği şeylerin önüne geçilemez ancak tedbîrli olmak ve teyakkuzda kalmak her zaman için önem arz etmektedir.. Tevekkül ve rıza göstermek..Aynı zamanda bilinçli ve tedbîrli olmak.. Dileriz, Rahmân sizi ve sevdiklerinizi selâmet ve âfiyette kılsın. Rabb’imiz tüm mustazaf müslümanların yardımcısı olsun. Ve yine Rahmân olandan dileğimiz, Mâlik’i olduğu arza sekînet vermesi ve kullarının altlarından gelecek her türlü belâ ve musîbetten onları emânda kılmasıdır..

5 şubat gecesi kimse gecenin ilerleyen saatlerinde bir facianın olacağını düşünmüyordu bile.. O gece bazı alınlar secde görüyordu belki! Bazıları ise yaşantısına göre bir hal içindeydi. Kimi zina ediyordu kimi Allah'a şirk koşuyordu kimi zulüm ediyordu kimi Allah'ı inkar için argümanlar hazırlıyordu kimi Allah'ı razı etmenin peşindeydi. Ama kimsenin aklına sabahın bir saatinde olabilecek bir enkaz gelmiyordu! Neden? Çünkü herkes yaşantısından emin olmuştu. Şimdi bizim aklımıza hergun bir enkaz olabileceği düşüncesi geliyor öyle değil mi? Ona göre de hâl ve hareketlerimizi düzeltmeye başladık. İşte geride kalanlara Allah'ın vermiş olduğu uyarı budur. İşte bu hal üzere kalmaya devam edin ki mutlak hakim kimdir bilesiniz, bilelim.

Enkazdan çıkanların hikayelerini dinliyorum. Bir bayan enkazın altında ki duygularını anlatmış şarkı söyleyip mırıldanarak uyumaya çalışıyordum ve ölmeyi temenni ediyordum diyor. İlk bir saat çok zor sonra alışıyorsunuz. En son şöyle diyor herkes hayatını istediği gibi yaşasın ve bir dakika bile ertelemesin. - İnsanlar hayatlarını istediği gibi yaşadığı için musibetler eksik olmuyor zaten insanlar kendi kuralları ve yaşam biçimlerini benimsediği için bu imtihanlar bitmiyor. İnsanlar Allah'ın istediği gibi yaşamadıkları için belki de milyonlarca yıldır bu facialar bitmiyor. Hala anlamadınız mı?

Yanıyorum o hatalara ki, hazları gitti ve sorumlulukları kaldı, Yazık, ölüm, beni unutmadığı halde, onu nasıl unutabilirim? Eğer yarın Rabbim den (O'nu görmekten) alıkonulursam yuh banal Benden hiçbir an gafil olunmazken ben nasıl gaflete boğulurum? Veya o ağır gün önümdeyken yaşam bana nasıl haz verebilir bana? Veya bana ne olacağını bilmiyorken beni endişeler pencelerine nasıl almasın? Veya nasıl olur da benim olmayan bir eve (dünyaya) bu kadar düşkün olurum? Veya nasıl olur da başka yer benim evimken ben onun (dünya) için çalışırım? Veya nasıl olur da onun azı bana yeterken, ben tamahla üşüşürüm onun üstüne? O benden öncekilere zarar verdiği halde onu ben nasıl tercih ederim? Veya tevbe kapıları kapanmadan ben nasıl amel işlemek için kollarımı sıvamam? Beni terk edip gidecek olandan nasıl bu kadar hoşlanabilirim? Durumumun ne olduğunu bilme diğim halde nasıl olur da iki gözüm iki çeşme ağlamam? Yap tiklarım hafızamda capcanlı dururken göz yaşlarım nasıl diner? Önümdekini (ahireti) anımsamama rağmen neşem nasıl yerinde kalabilir? Yazık, yazık! Gafletimin benden başkasına mı zararı var? Veya eğer ben görevimi ihmal edersem, başkası mı amel işleyecek? Yazık bana! Halimi tasvir ediyorum: Ecelim koparmış almış beni. Rabbim ilk yarattığı gibi tekrar yaratmış beni. Ardından beni el pençe divan durdurmuş ve sorguluyor. Ve ben, beni hayret ve endişeler için de bırakacak şeye şahit oluyorum. Ve başka her şeyden lakayıt kalıyorum. Dağlar yürüyor; onların hatası yok benim gibi. Güneş ve ay birleşiyor, onların benim gibi vereceği hesabı yok. Yıldızlar dökülüyor; bendeki mesuliyet onlarda yok. Yırtıcı hayvanlar top lanıyor bir araya; benim yaptıklarımı onlar yapmamış, Çocuğun şakaklarına ak düşüyor, onun günahları yok benim ki gibi. Yazık, yazık! Ya Rabb! Benim halim pek yaman, sıkıntım pek büyük. Beni affet ve sana itaat etmeyi tek derdim kil. Büyük sunum günün de benden yüz çevirme; bilinmeyen hallerimi açığa çıkartıp beni rezil etme. Sana hangi gözle bakabilirim, sen bütün sirlarımı biliyorsun. Dilimi mühürleyip bütün organlarım yaptıklarımı tek tek anlattığında sana, ben hangi mazereti öne sürebilirim? İlahî! Bütün günahlarımı anımsıyorum; gözlerim sevinci unuttu. Sana yönelip tevbe ediyorum. Bunu kabul et benden. Muvahhid olduğum ve senin rahmetine inancım sonsuz olduğu için, beni cehennem yakıtı kılma."

الله أكبر الله أكبر... ‏طفلة نجت من الزلزال ولازالت تتألم …. لكن ما يشغلها هو (يوم كامل ما صليت)!! يا رب ارحم حاله Küçük kız kardeşimiz, enkaz altından kurtarılıyor... Hâlâ acısı var ve kendinde değil, ama derdi acısı değil.. Bir gündür namaz kılamadım diye sayıklıyor... Allah Allah! Ne şereftir bu yâ Rabb! Ne hâlis bir sevgidir! والله قلوبٌ نشأت على طاعة الله...

عن أبي هريرة رضي الله عنه قالَ: قالَ رَسُولُ اللَّه -صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم-:  «الشهداء خمسة: المطعون والمبطون، والغريق، وصاحب الهَدْمِ، والشهيد في سبيل الله». متفق عليه Ebu Hureyre -radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: «Şehitler beş sınıftır: Taun’dan (Veba’dan) ölen, karın hastalığından ölen, suda boğularak ölen, yıkıntı altında kalarak ölen ve Allah yolunda ölendir.» Muttefekun Aleyh

‏"ياربّ لُطفك ورحمتك بعبادِك المنكوبين في سوريا وتركيا وسائر بلاد المسلمين، ياربّ ارحم ميتهم واشفِ مرضاهم وداوِ جرحاهم وعافِ اللهُمَّ ادفع عنّا الزلازل والمِحن، وجميع الفِتن ما ظهر منها وما بَطن." Yâ Rabb.. Suriye’deki ve Türkiye’deki diğer tüm Müslüman ülkelerdeki musîbete uğramış kullarına lutuf ve merhametinle ölenlere rahmet hastalara şifa ver.. Allah’ım bizi depremlerden belalardan açık ve gizli bütün fîtnelerden koru..

‏يُخوِّف الله به عبادَه ‏يا عبادِ فاتقون ‏ ⁦ #deprem⁩ #الزلزال