UyanTürkiyem (SİNEM🇹🇷)

6 Şubat'tan beri mutlaka farkındasınız, her olaya, her habere ilintilendirilen yahut her olayın, her haberin servis edilmesinde kullanılan belli başlı sayılar var: 9 - 11, 666, 33 vb. Bunların Kabalistik numerolojiye ait olduğunu bilmeyen yoktur.  "666 sayısı nereden geliyor" başlığıyla eski paylaşımlarda, arkeolojik kazılarla çıkarılmış, Babil dönemine ait, 666 sayısının 6'lı matrislere işlendiği "Güneş diski" metal plaka örneklerini göstermiştim. Canavarın sayısı, Babillilerin Güneş Tanrısının sayısıdır. Peki "11" nereden geliyor? "Deprem bölgesindeki 11 bin Mehmetçiğe sıla izni verdik." https://www.trthaber.com/m/haber/gundem/bakan-akar-deprem-bolgesindeki-11-bin-mehmetcige-sila-izni-verdik-747016.html "Elazığ'ın da eklenmesiyle depremden etkilenen il sayısı 11 oldu." https://www.google.com/amp/s/www.gazeteduvar.com.tr/amp/ak-parti-sozcusu-celik-elazig-da-afet-bolgesi-olarak-degerlendirilecek-haber-1603834 "Bakan Koca açıkladı, deprem bölgesinde 9 bin 11 sağlık personeli görev yapacak" https://www.google.com/amp/s/www.gazetevatan.com/amp/gundem/bakan-koca-paylasti-deprem-bolgesinde-9-bin-11-saglik-personeli-gorevlendirildi-2082270 Ve daha sayısız örnek... Sayılar eklenip çıkarılmıyor, öyleyse "hadi oradan paranoya yapıyorsun" diyebilirsiniz. Fakat bir değil, iki değil, bu sayılar doğrudan göze sokuluyor. Ve bu sayıların seçilmesi kesinlikle tesadüf değil. Kur'an'daki Yusuf Peygamber kıssasına göz atalım: "Hani bir zaman Yusuf babasına: “Babacığım, inan ki ben (rüyamda) 11 yıldızla, güneş ve ayı gördüm, hem de onlar bana secde ediyorlardı.” demişti.(Babası Yakub) dedi ki: “Ey yavrucuğum! Rüyanı kardeşlerine sakın anlatma! Sonra sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan insan için apaçık bir düşmandır.” 11 yıldız Yusuf Peygamberin kardeşlerini, Güneş babasını ve Ay annesini sembolik olarak ifade ediyordu. Yakup Peygamberin 12 erkek çocuğu olduğu yalnız Eski Ahit'e göre söylense de (Kur'an'da bu yönde net sayı yoktur) oysa Eski Ahit de kardeşlerin sayısında kafa karıştırıcıdır. Çünkü bazı bölümlerde farklı sayılar verilir. Eski Ahit/Tekvin, 46: "Bunlar Lea’nın Yakup’a doğurduğu oğullardır. Lea onları ve kızı Dina’yı Paddan-Aram’da doğurmuştu. Yakup’un bu oğullarıyla kızları toplam 33 kişiydi." Yani biz Yakup Peygamberin oğullarının sayısını net bilmesek de, Kur'an'a göre bu 11 kardeşin pek de hoş anılmadığını biliyoruz. Yusuf Peygamber bu rüyayı gördüğünde kardeşi Bünyamin dünyada mıydı, henüz doğmamış mıydı o da bilinmiyor. Dünyada olsa bile bu 11 kardeş içinde sayılmadığını ise baba Yakup Peygamberin "onlara sakın anlatma, sana tuzak kurarlar" dediğinden çıkarabiliriz. Zira kardeş Bünyamin Kur'an'da müspet anılıyor. Özetle, Yusuf Peygamberi kuyuya atan ve sonra onu Mısır'a giden bir kervana satan kardeşlerin sayısının 11 olduğunu anlayabiliriz. 11 kötü anılan, "tuzak kurucu" kardeş. Evet, 11 İsrailoğlu sonradan Mısır'a girdi. Daha sonra gelişen olaylarla Mısır pagan inançlarıyla nasıl haşır neşir oldular? "Kahire’nin 35 km. güneyinde, Nil üzerinde eski Mısır kenti Memfis’te Apis denen boğaya tapılırdı. Bu inanç bütün Mısır’a yayılmıştı. Apis bir tane olur, ölünce başka bir boğanın bedeninde tekrar dünyaya geldiğine inanılırdı." (Büyük Larousse Sözlük Ve Ansiklopedisi)  Ayrıca bknz: https://archive.org/stream/ErikHornungMsrTarihi/Erik%20Hornung%20-%20M%C4%B1s%C4%B1r%20Tarihi_djvu.txt Mısır'daki "Boğa Tanrı" Apis, Antik Kenan ve Antik Mezopotamya'da tapınılan Ba'al ve Molock gibi anılan "Boğa Tanrı"nın bir yansımasıydı.  Kur'an'daki Musa Peygamber kıssaları bu kavmin, Mısır'daki pagan öğretilere nasıl saplantılı kaldığını anlatır:   "Sonra Samiri (ateşten) onlara böğürebilen bir buzağı heykeli çıkarmıştı. Bunun üzerine şöyle demişlerdi: Bu sizin tanrınızdır. Musa’nın da tanrısıdır ama o onu unuttu”(Taha 20/88)  "İsrailoğullarını denizden geçirdik; derken putlara tapan bir kavme rastladılar, dediler ki: “Musa! Onların tanrıları gibi bir tanrı da bize yapsana!” Dedi ki: “Siz gerçekten kendini bilmez bir kavimsiniz.”(A'raf 7/138)

Xavier Le Pichon, şu "faylara sıvı enjeksiyonu yoluyla deprem tetikliyoruz, bunu yapabiliyoruz" diyen jeolog 11.9.1999'da Cumhuriyet Bilim Teknik'e verdiği röportajda "Marmara'da 7.6 şiddetinde deprem beklenebilir. Bunun ne zaman olabileceğini tahmin edemeyiz, yarın da olabilir 20 - 30 yılda da olabilir, ama 20 - 30 yıldan daha ötede olması çok zayıf bir ihtimal" demiş. https://www.angelfire.com/de2/zelzele/pichon.html Şimdi 99'da söylediklerini ve "7.6"yı tekrarlıyor. Yorumsuz paylaşıyorum.

Bir tür gizli ilimler kitabı olan Kabala'nın da Mısır gizem kültünden türetilerek yazıldığı bilinir. https://yahida.com/en/pagan-gods-baal-yahveh-enoch/ Bakın ne deniyor: 11 sayısı Yahuda'nın Mısır'a iltica etmesinden sonra Yakup'un 11 oğluna atıf oldu." https://www.freemasonry.bcy.ca/symbolism/numbers.html Yusuf Peygamberi ve kardeşi Bünyamin'i saymıyorlar.  9'dan 11'e atlıyorlar.  9 Kabala'da dünya, 11 bu kardeşlerin sayısıdır. 10 Tanrının sayısı olarak görülür. Mesaj? "Dünyayı 11 kardeşin izinden gidenler yönetiyor." Yahudi: Yusuf Peygamberin 11 kardeşlerinden biri olan Yahuda'nın izinden giden. Yahuda, hangi öğretilerle teşne oldu? Bugün 11ciler, hangi öğretileri takip ediyor? "11" sayısını kullanarak ne denilmek, neyin mesajı verilmek isteniyor? Sizin yorumunuza kalmış. Bunlar 11 sayısının nereden geldiği üzerine benim tespitimdir. Yanlışım, hatam olabilir. Sürç-i lisan ettiysem affola.

BİM son reklamıyla, şeytani elitin karbon ayak izi sahtekârlığına "ben de ortağım" diyor açıkça. Bankasından, market zincirlerine; bisküvi üreticisinden bulaşık makinesi deterjanı üreticisine kadar hepsi WEF'in ağzıyla konuşuyor, sözde iklim değişikliği ile mücadele adı altında WEF'in projelerini hayata geçirmek için canhıraş gayret gösteriyor! "Karbon ayak izini azaltıyoruz" demek "nüfus kontrolü temelinde dijital diktatoryayı tesis ediyoruz" demektir. Bunun başka hiçbir açıklaması yok!

https://www.nationalgeographic.com/environment/article/earthquakes-near-oil-fields-could-persist-after-drilling-stops Nature'daki ilgili makale: https://www.nature.com/articles/s41467-019-11029-8 Petrol kuyuları ve depremler arasında ilişkiyi açıklayan en sağlam çalışma örneklerinden biri olabilir.  "Petrol çıkarma faaliyetleri depremleri tetikleyebilir." Evet aslında bir çeşit sıvı enjeksiyonu ile fayın direncinin bloke edilmesi... Bu arada, bu tarz yayınlarda bir handikap olduğunu da not düşelim: Depremlerin tetiklenmesini petrol çıkarma faaliyetlerin istemsiz bir sonucu olarak gösterebiliyorlar.  Bazı depremler için kasıt var mı yok mu, bu tamamen sizin yorumunuza kalıyor. Yine de, "deprem dışarıdan tetiklenemez" diye bilmişlik taslayan, "bilim yalnız bizim tekelimizde" pozlarıyla ekranlarda boy gösteren uzmanların(!) aslında ne denli dünyadan bihaber körler ordusu olduğunu göstermesi açısından bu tarz yayınları gündeme getirmekte büyük fayda var. 

1947'den kalma DDT püskürtme propaganda filmi. Salgınlarla ve aşağı gördükleri Afrikalılarla mücadele için DDT kullanılır mı? Sağlık yetkilileri onaylarsa, kullanılabilir(!) Bir mevsimsel gribe, deneysel gen modifikasyon sıvıları olan mRNA zehirleri çözüm müdür? Sağlık yetkilileri buyurursa, çözümdür(!) Otoriteye biat ederseniz, size sunduğu ve aleyhinize olan her şey lehinize gibi görünür. Biat kör eder, sorgulamak gerçeği gösterir. Öyleyse, videonun sonunda Afrikalı yaşlının itiraz ettiği gibi otoriteye haykırarak itiraz etmeli: Yeni aşılar, tüm insanlığı kontrol altına almalarını sağlayacak kötü bir zehir!

2012'de Bill & Melinda Gates Vakfı tarafından Çad'ın Gouro köyündeki 500 çocuğa ailelerinin izni alınmadan ve zorla uygulanan Menenjit A aşısı sonrası çocuklarda görülen sorunları haber yapan bu gazete yazısını Fransızca bilen bir arkadaşın özet çevirisiyle aktarıyorum: "...11 Aralık'ta Menenjit aşısı yapılan 500 çocuktan pek çoğu hastanelik oldu. Bu çocuklardan 40'ı halüsinasyon görmeye başladı ve sonrasında felç geçirdi. Aileleri çok öfkeli... Bu olay üzerine 20 Aralık'ta Gouro halkı tepki yürüyüşü yaptı. Sorumlu olarak aşılamaya izin veren sağlık yetkilileri gösteriliyor..." Haberin devamında sağlık yetkililerin çocuklarda görülen bu sorunları aşıya bağlamama ısrarı da aktarılmış. O döneme ait başka bilgiler var ki ailelerin öfkesini dindirmek için yetkililer tarafından ailelere sus payı verildiğini bildirir. Felç dışında çeşitli hasar gören çocukların akıbeti bilinmiyor. Gates'in geçmişteki şaibelerinden ders alınmadı, alınmıyor! Bu katillerin zehirleri bugün hâlâ çocuklara dayatılmaya devam ediyor!

Eski ABD Konut ve Kentsel Gelişimden Sorumlu Bakan Yardımcısı Catherine A. Fitts: "Eğer elinize bir çip yerleştirir ve bir finansal işlem kontrol noktası uygularlarsa, sadece aşıyı zorunlu yapmakla kalmaz; topraklarınızı, altınlarınızı ve çocuklarınızı elinizden alabilirler! Onlar için köleleştirme, daima en kârlı iş olmuştur." Bir çiple nasıl finansal kontrol aracı elde edilir? Şu habere dikkat: "Cilt tabakası boyunca tarayıcı cihazın algılayacağı sinyaller ileten özel işlemcili çiple, işlemciye tanımlanmış dijital para bakiyesi üzerinden ödeme yapılabilecek." https://www.bbc.com/news/business-61008730 Şimdi "yüzükle ödeme"nin sonu nereye varacak görebilirsiniz. https://www.msn.com/tr-tr/haber/diger/halkbank-y%C3%BCz%C3%BCkle-%C3%B6deme-d%C3%B6nemini-ba%C5%9Flat%C4%B1yor/ar-AA14ZlDq Yuval Harari: "Derileri altındaki çiplerle insanları kontrol etmemiz kolaylaşacak." Her şey "virüsü kontrol altına alacağız" yalanları ile başladı. "Virüs" olarak kimleri görüyorlar, bugün artık daha iyi anlaşılamazdı.

6 Ekim 2021 tarihinde TBMM tarafından resmen kabul edilen Paris İklim Anlaşmasına göre “insan kaynaklı çevresel etkiler iklim değişikliğine sebep olur” ve anlaşmayı imzalayan taraf ülkeler insan kaynaklı iklim değişikliği yaşandığını kabul ederek sürece dahil olur. Taraf ülkelerden, Avrupa Konseyi’nin belirlediği 2030 yılına kadar sera gazı emisyonunu en az %40 azaltma gibi hedefleri somut politika eylemlerine dönüştürmesi beklenir. 2050 yılı için ise "Net Sıfır Karbon" hedefi çizilir. Ülkeler sanayide, tarım ve hayvancılıkta bu somut politika eylemleri işletmek zorunda bırakılır. https://www.un.org/en/climatechange/paris-agreement Paris İklim Anlaşması bu yönüyle, Türkiye de dahil taraf ülkelerin sanayisine, tarım ve hayvancılığına yönlendirilmiş en büyük tehdittir. Bu anlaşma taraf ülkelerin üretimine ve ekonomik faaliyetlerine "iklim değişikliği" adı altında yapılmak istenen büyük ölçekli bir darbenin eylem planıdır. "Net Sıfır Karbon Planı"nın ne anlama geldiğini ve gerçekte neyi hedeflediğini biliyoruz. Almanya'nın en seçkin atmosfer bilimcisi Prof. Hermann Harde'nin dediği gibi "İKLiM KRİZİ BÜYÜK BİR ALDATMACADIR. İnsan kaynaklı Co2'nin iklim krizine sebep olduğunu düşünmenin bilimde hiçbir yeri yoktur. Bugün bu yanılgı, yeni bir küresel korku kampanyası var etmenin bir aracı olarak kullanılıyor." https://www.riotimesonline.com/brazil-news/modern-day-censorship/senior-german-climate-scientist-says-humans-cause-less-than-0-05c-of-global-warming-and-warns-of-anarchy-from-delusional-net-zero-policies/ İşte Paris İklim Anlaşması da, tüm atmosferdeki insan kaynaklı olan ve esasta ısınmaya hiçbir etkisi olmayan %0,00132 oranındaki Co2'yi bahane gösterip, hükümetleri dar boğaza düşürerek iflas ettirmenin en sinsi yoludur. Hükümetleri; iflas ettirip özelleştirmenin, Yeni Dünya Düzeni/Tek Dünya Devleti'ne bağlamanın en şeytani yolu!

WEF'in gezegeni kurtarmak(!) için öne sürdüğü şeytani tavsiyeler birer birer resmen aksiyona geçiyor. Bunlardan biri, insanlara böcek yeme alışkanlığı edindirmekti. AB'de böceklerin gıda olarak kullanımına izin verildi: https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/ALL/?uri=CELEX%3A32023R0005 Böcek yemenin sağlık riskleri asla tartışılmıyor, yine bizzat insan sağlığını ilgilendiren bir meselede hiçbir şekilde insanların rızası ve onayı alınmıyor. İnsanlara Neden Böcek Yedirmek İstiyorlar? Bu konuda bazı tespitlerim olacak. 1-) Böceklerin dış iskeleti "kitin" denilen bir yapı ile kaplıdır. Kitin insanlar için son derece toksik bir maddedir. Bu madde, değil sadece insanlar tarafından, tüm memeliler tarafından sentezlenemez, bağırsaklarda işlenemez. Böcekler ayrıca metamorfik steroidler içerir. Bu maddeleri yalnız kuşlar sentezleyebilir ki onların sindirim sistemi bizimkilerden çok daha farklıdır. Kitin'in insanlarda çeşitli inflamatuar geliştirme riskine sebep olacağından bu makalede bahsedilmiş: https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S1471490607002086 2-) Böcekler çeşitli parazitlere sahiptir. Bu makaleyi böceklerin parazitlere sahip olduğunu göstermesi açısından bırakıyorum: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6613697/ Fakat insanlara bulaştığı yönündeki açıklama ayrıca bir açıklamaya muhtaç. Böceklerin parazitlerle dolu olması, onların yenildiği zaman bu parazitlerin insana geçeceği anlamına gelmez. Parazitler, böceğin ölümü üzerine toksik bir salgı ile onu parçalayıp imha etme sürecine girer. Böceklerin gıda olarak kullanılmasındaki bir diğer tehlike de buradadır. Yoğun parazitlerle dolu bir böcek, yenildiği zaman, bu toksik salgı ile birlikte insan vücuduna girecek ve zehirlenmeyi başlatacaktır. Domuz eti örneğinden gidelim, domuz eti de yoğun bir şekilde parazitlerle doludur, bunlardan arındırılmadan yenildiği takdirde zira tamamen arındırmak pek de mümkün değildir, eti parçalamaya başlayan parazitlerin toksik salgıları da insan vücuduna girecektir. Bir böcek bu pisliğin daha azına sahip değildir. 3-) Yeni yeme - içme alışkanlığı, yeni ilaç endüstrisi demektir. Nasıl ki, hamur işi yoğunlukla beslenen insanların yaşadığı sorunlara yönelik ilaçlar üretilir ve bu endüstri bu yeme alışkanlığı çerçevesinde büyür, gelişir, böcek yemenin de hastalıklara sebep olacağı bellidir ve bu yeni ilaçların üretimine olanak sağlayacaktır. İlaç endüstrisi, böylesine toksik beslenme tarzı ile her zamankinden daha fazla beslenip büyüyecektir! 4-) Yeni pandemi yalanları için bir fırsat... Şimdiye dek pandemiler(!) bildiğiniz üzere zoonotik temelli olarak ortaya atılmıştır. Sivrisinekten zika, yarasadan corona vb. yalanlar... Böcek yemeyi tüm dünyada yaygınlaştırırlarsa, bu her zaman yeni bir pandemi yalanı için şeytani elitin eline çok kullanışlı bir koz verecektir. Böceklerle beslenen, hastalıklardan başını kaldıramayan ve nihayetinde yeni pandemi yalanlarıyla üretilecek aşı zehirlerine maruz bırakılacak bir toplum! 5-) Bir insana böcek yedirmek onun onuruna ve haysiyetine yapılabilecek en ağır hakaretlerden biri. İnsanlığa apaçık hakaret ediyorlar. İnsanları kümes hayvanı gibi görüyor, şehirlere/kümeslere tıkıyor, önüne yem diye böcek atıyorlar! Gezegenin kurtulması için böcek yemek mi? GEZEGENİN KURTULUŞU YALNIZ, BAŞTA İNSANOĞLUNA VE TÜM CANLILIĞA DÜŞMAN OLAN BU BİR AVUÇ SAPIĞIN ORTADAN KALDIRILMASINA BAĞLI!