cookie

Мы используем файлы cookie для улучшения сервиса. Нажав кнопку «Принять все», вы соглашаетесь с использованием cookies.

avatar

FÜTÛHU'L-GAYB {ن}🍃🍃

İstemez misin, Ey Ömer! Dünya onların, âhiret de bizim olsun! - Hz. Muhammed (sav.)🌹 https://instagram.com/meftunnn571?igshid=ZDdkNTZiNTM= @gayb571 👈 https://whatsapp.com/channel/0029VaGy0isInlqKn7KoOY2G @Nur_ruhi 💚الكنور.........ن

Больше
Рекламные посты
1 484
Подписчики
+424 часа
+197 дней
+8230 дней

Загрузка данных...

Прирост подписчиков

Загрузка данных...

00:07
Видео недоступноПоказать в Telegram
1.28 MB
Gavs-ı Sânî Hazretleri bana bir gün sohbet etti: "Mehmet! Benim çocuklarım asi olmaz. Kac tane evladım varsa, anneleri onlara bir gün abdestsiz süt vermedi."....ن [Rahmetli Yarbay Mehmet Ildırar] (Mahbublari hakkında ne duyarsanız duyun, başınız önünüzde olsun . Kim Sınanır! Kimle Sınanır bilinmez)
Показать все...
👆 -Peki ya ahitname? -Ona bakmadı bile, istersen geri verebilirim. -Yalvarırım ver, n`olur ver. -Al! Hasan Basri Hazretleri heyecanla uyanır. Ne görse beğenirsiniz. Kâğıt elindedir....ن
Показать все...
😢 2
Ahitname Ahitname Basralı Şemûn kendi halinde bir mecusidir. Müslümanlarla içli dışlıdır ve bir sürü güzel haslet edinir. Kimseyle uğraşmaz, yalan söylemez, sözünde durur ve cömerttir. Sonra o gülyüzlü komşusunu (Hasan-ı Basri Hazretlerini) çok beğenir, uzaktan bile görse ayağa kalkar, hürmetle yol verir. Hasan-ı Basri, Şemûnun Müslüman olmasını çok ister. Hatta bazı geceler sabahlara kadar yalvarır onun ve onun gibiler için hidayet diler. Rahman ve Rahim olan Rabbimiz bu duaları kâbul eder ve mübareğin tebliğ için beklediği fırsatı önüne çıkarır. Nasıl mı? Anlatalım. Şemûn amansız bir hastalığa yakalanır. Birkaç gün içinde mum gibi erir ki artık öleceğinin farkındadır. Hasan-ı Basri biraz süt, biraz hurma alır, komşusunun kapısını tıklatır. Şemûn onu görünce çok duygulanır. Ağlamakla gülmek arasında gidip gelen bir sesle Ey asil komşum der niye zahmet ettin ki? -Ne zahmeti, vazifemiz değil mi? -Biliyor musun ben gidiciyim. -Hepimiz gidiciyiz. -Korkarım ahirette de görüşemeyeceğiz. Zira inandıklarım doğruysa aynı yerde olmayacağız. Mübarek acı acı gülümser. -Peki der, ya benim inandıklarım doğruysa? -Yine aynı yerde olmayacağız, zira beni taptığımla yakacaklar. -Bak Şemûn ateş yaratıcı değil mahlûktur. Alemlerin Rabbi (Celle Celalüh) dilemezse kimseye bir şey yapamaz. -Müslümanlar buna benzer şeyleri çok söylerler ama ateşin yakmadığı nerede görülmüş? -Ateşin yakmadığını görsen bana inanır mısın? -İnanırım. Biliyor musunuz veliler hallerini bir sır gibi saklar, tanınmaktan, bilinmekten sıkılırlar. Ancak böylesi hayati kavşaklarda keramet göstermek zorunda kalırlar. Nitekim Hasan-ı Basri Hazretleri de mangaldaki ateşi avuçlar, kızgın korla kollarını sıvazlar. Şemûn hayretler içindedir. Büyük veli, bunlar sıradan şeylermiş gibi gülümser, İstersen yanan fırına girelim der, var mısın? -Yoo, hayır. Bu kadarı yeter. -Görüyorsun işte. Senin, benim, dağların, göklerin, denizlerin yaratıcısı onu zararsız kıldı. -Sanırım, Allahın büyüklüğünü kabullenmek zorundayım . -Al, istersen dokunabilirsin. Eğer ateş bir şeye kaadirse yaksın da görelim. -Diyecek bir şey bulamıyorum. -Ama benim diyecek çok şeyim var. Yapma Şemûn, kendine kıyma. Gel iman et ve kurtul. Altından nehirler akan köşkler, nefis şerbetler, bahçeler, huriler seni bekliyor. Bir kere kelimeyi şahadet söyle, ebedi saadete kavuş. -Bu kadar kolay mı yani? -Evet bu kadar kolay. -Ama benim ömrüm günah içinde geçti. -Benim ki de öyle ama Allah-ü teâlâ affedicidir. -Ne desem bilmem ki, bunca yıldır mecusi olarak yaşadıktan sonra... -Sakın millet ne der? diye düşünme, sadece kalbinin sesini dinle. -Kalbim seninle beraber, yalnız endişelerim var. -Nasıl yani? -Sahi, Rabbim beni kâbul eder mi? -Eder. -Bana kulum der mi? -Der. -Emin misin? -Adım gibi. -Peki kefil olur musun? -Olurum. -Ahitname de yazar mısın? -Yazarım. -Mührünü de basar mısın? -Basarım. -İyi öyleyse, sen şimdi bana yapmam gerekenleri söyle. Şemûn oğullarını, yakınlarını çağırır. Kalabalığın huzurunda iman eder. Olacak bu ya hemen o gün ecel şerbetini içer. Onu söz konusu kâğıtla birlikte toprağa verirler. Hasan-ı Basri Hazretleri hem şaşkın, hem sevinçlidir. Omuzlarından irice bir yük gitmiştir. Definden sonra evine gelir. Bir başına kalınca hadisenin muhasebesini yapar ve birden dehşete düşer. Büyük bir pişmanlıkla yaptığını beğendin mi der, sen kim oluyorsun da ahidname veriyorsun. Kendini kurtaracağın şüpheli, kalkıp başkalarına kefil oluyorsun. Eyvah ki ne eyvah! Aman Allahım ben ne yaptım! O gece binlerce, onbinlerce kez tövbe eder, Yarabbi, ben acizin, zavallının biriyim der, nolur bu cüretimi affeyle! Hasan-ı Basri o kadar ağlar ve o kadar yalvarır ki bitap düşer. Birara içi geçer, rüyasında Şemûn belirir, çok neşelidir. Öylesine nurludur ki dolunayı imrendirir. Başında cennet cevahirleriyle süslenmiş bir taç vardır. Hasan-ı Basri Hazretlerine döner Meğer Allah-ü teâlâ ne büyükmüş der, merhametinin zerresi benim gibi nice asiye yetti.`...ن
Показать все...
Фото недоступноПоказать в Telegram
👍 1
Фото недоступноПоказать в Telegram
Rasulullah da bunaldı. Amcasını,hayat arkadaşını kaybetti ve destek görebilmek için gittiği Taiften de taşlanarak çıkarıldıktan sonra bir üzüm ağacının altında "beni kime bıraktın Ya Rabbi?"diye yakarmıştı. Sende bunalacaksın çünkü burası Peygamberlerin gönlünün kırıldığı dünya....ن
Показать все...
🕊 1
Фото недоступноПоказать в Telegram
2👍 1
00:10
Видео недоступноПоказать в Telegram
6.78 KB
5👍 1
Allah’ın kendisinden râzı olduğu ve râzı kıldığı buyurdu: ‘Ey eli darda kalmış, dünyanın ve dünya malına sahip olanların kendisinden yüz çevirip kaçtığı kimse; ey dünya meliklerinin ve onun erbabının arasında adı sanı okunmayan; ey aç ve susuz, ciğeri yanık, cesedi çıplak kalan; ey yeryüzünün, mescitten harabeye her köşesinden kovulmuş; ey her kapıdan çevrilmiş, her muradından alı konulmuş ve ey her niyet ve isteğinden dolayı darıltılmış ve kalbi kırılmış olan!’ Sakın kendi kendine şöyle söylenme: “Allah beni fakir etti, dünyayı bana sırt döndürüp uzaklaştırdı, bana buğz etti, beni aldattı ve terk etti, bana ihanet etti, toplamadı; beni küçülttü. Dünyadan bana yetecek kadarını bile vermedi, beni dara düşürdü. Benim adımı unutturdu. İnsanlar ve arkadaşlarım arasında adımı duyurmadı. Benden başkasına ise nimetlerini bol bol yağdırdı. Onları bana ve ehlime üstün kıldı, onlar gece gündüz nimet içinde yüzüyorlar. Hâlbuki her ikimiz de Müslümanız ve iman etmişiz. Babamız Âdem ile annemiz Havvâ da bir.” __ İşte Allah seni böyle bir hâle koymuştur. Allah’tır sana bunu yapan. Çünkü senin tînetin saftır, sen özgür ve Allah’ın rahmetiyle ıslanmış bir tabiata sahipsin. Sabır, rı­zâ, yakın, muvâfakat ve ilim tedarik etmek sûretiyle rahmetini sana cömertçe sunmuştur. Tevhîd ve imân nurları sende birikmiştir. İşte imân ağacı budur.  İmân ağacının fidanı ve tohumu sapasağlamdır, yapraklıdır, meyvelidir, gittikçe artar, dal budak sarar ve sıklığından dolayı kopkoyudur. Bu ağaç, her gün biraz daha büyür. Büyümesi için sulanmaya ve bakım yapılmaya da gerek duymaz.  Âhirette de sana sonsuzluk yurdunu verecek ve orada sana nimetler ihsân edecektir. Öte dünyada sana hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiç kimsenin aklının ucundan geçmeyen nimetler verecektir.  Allah Teâlâ “Hiçbir can, dünyada yaptıklarının bir mükâfatı olarak kendisi için saklanmış olan göz aydınlığını bilemez” (Secde, 17) buyurur. Yani onlar dünyada iken emirleri yerine getirmişler, yasakları terk etmek konusunda kararlılık göstermişler, kendileri için belirlenen kadere de teslim olup bütün işlerinde rıza göstermişlerdir. Bazılarına ise Allah dünyayı vermiş, henüz dünyada iken onlara nimetlerini bolca vermiştir. Böyle yapmıştır. Çünkü onların iman yerleri (yani kalpleri) çorak bir topraktır, üzerinde su durmayan ve ot bitmeyen bir kayadır. Bu sebeple Allah onun üzerine süprüntü bazı şeyler serpmiş ve onun yerine ot ve ağaç bitiren başka bir şey koymuştur ki bu, dünya ve dünyalıktır. Böyleleri dünya sayesinde, iman ağaçlarını ve amel fidanlarını canlı tutarlar. Dünya onların elinden alınsa bitki ve ağaçları kuruyup gider ve meyvesiz kalırlar. Sonuçta beldeler harap olur. Allah (c.c.) ise beldelerin bayındır edilmesini dilemektedir. Ey fakir! Sözün özü zenginin iman ağacının yeşerdiği yer çok verimli değildir ve senin iman ağacının yeşerdiği yerde dopdolu olan mineraller onun toprağında yoktur. Onun iman ağacının güçlü olması ve canlılığını sürdürmesi, yanında gördüğü dünyalık ve nimetlere bağlıdır. Bunlar onun elinden çekilip alınsa iman ağacı kurur gider ve yerini küfür ve inkâr alır. Sonuçta bu kişiler münafıklaşır ve dinden çıkarlar. Ama Allah'ın zengine sabır, rıza, yakın, başarı, ilim ve marifet askerlerini göndermesi başka. Bu durumda imanı daha da güçlenir. O zaman zenginliğinin ve içinde bulunduğu nimetlerin son bulmasına hiç aldırış etmez. Hidâyet ve başarı veren Allah'tır....ن Fütûhu'l-Gayb, Abdulkadir GEYLANI hz 🕊
Показать все...
4
Выберите другой тариф

Ваш текущий тарифный план позволяет посмотреть аналитику только 5 каналов. Чтобы получить больше, выберите другой план.