Şeyh Ahmed Cibril-Güncel

Son birkaç gündür Twitter(X) ve Instegram’da #WeStandWithShaykhAhmad adı altında hashtag açıldı. Anladığım kadarıyla Şeyh, bahsettiğim dersi yayınlanır yayınlanmaz coniler tarafından gözaltına alındı ve tüm imkanları kısıtlandı. Twitter ve instegram hesapları olan kardeşler işin aslını öğrenebilir ve Şeyhin durumunu gündeme getirebilir. “Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Kafirler istemese de Allah, nurunu tamamlayacak olandır.”(Saff: 8)

Ortaklarınızı çağırın elinizden gelirse bana tuzak kurun, göz açtırmayın." "Çünkü benim dostum, Kitap'ı indiren Allah'tır. O, iyileri dost edinir." (Araf-195-196) 2 Cemaziyilahir 1445 Şeyh Ahmed Cibril hafizehullahu Anladığım kadarıyla küfrün başı Amerika, Şeyhin tüm imkanlarını kısıtladı, son konuşması nedeniyle muhtemelen ‘yasal’ bir süreç başlattı.. Ya Allah Senin kelimelerini yüceltmekten başka gayesi olmayan, tüm açıklığıyla Saf Tevhide çağıran kullarına yardım et savaşanlarının atışlarını isabetli kıl, ayaklarını sabit kıl, yaralılarına şifa ver, şehitlerini kabul et, esirlerini kurtar, yeryüzünde onlara yeniden imkan ver. Onları görünür görünmez ordularınla destekle. Sana ve Dinine savaş açan Kitap Ehli kafirleri, Müşrikleri, Mürtedleri, münafıkları, işbirlikçileri yeryüzünden sil!

Şimdiye kadar kanalda paylaşılanların çok büyük bir bölümünün toplu notları

Yani eğer bir dava popülerse onun farkındalığını gündeme getireceğim, ve onun için ayağa kalkacağım eğer değilse geri çekilecek ve ondan uzakta duracağım veya ondan daha kötüsü ona karşı geleceğim dememelidir. Buhari ve Müslim’de yer alır, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Müslümanları tek bir beden gibi tanımladı. Bedenin bir organı zarar gördüğünde bedenin tüm organı uykusuz kalır ve o acıyı yaşar dedi. Gazze’deki Müslümanların durumu, Çin’deki Müslümanların durumu aynıdır, Keşmir’deki Müslümanların durumu da öyle ve Hindistan’daki ve Suriye’deki ve Irak’ta ki Müslümanların durumu da benzerdir, ABD’nin hapishanelerinde bulunan Afife Es Sıddıki gibi esirlerin durumu benzerdir, ve yine Yahudi zindanlarında bulunan diğer esirlerin durumu da aynıdır ve Suriye ve Irak’ta ki kamplarda esir tutulan kız kardeşlerimizin durumu aynıdır, Müslümanlar katledildiği ve zulme uğradığı zaman seçici olmayın sizi farkındalık için ayağa kaldıran şey Müslümanlara katliam ve zulüm yapılması olmalıdır. Gazze’de evlerinin yıkıntıları arasında yeni doğmuş bebeğini kucakladığı halde ölen bir Müslüman anne için göz yaşları dökmek ve üzülmek Bağuz’da 86 ülkenin düzenlediği bombardımanda yeni doğmuş bebeğini kucakladığı halde bir annenin öldürülmesine sevinmek bir Münafıklıktır, bir Münafıklıktır! Asıl olarak amacınız ecir almaksa ve amacınız ecir almak olmalıdır popüler olmayan ve ihmal edilen durumların ecri çok daha fazladır biz tek bir Ümmetiz tek bir Bedeniz, Allah’tan subhanehu ve teala bu konuşmanın samimi olarak O’nun rızası için olmasını kalbimden kopanları sizin kalplerinize yerleştirmesini isterim. Özellikle bunu planlamadım. Sorulan soru bunların açığa çıkması ile neticelendi ve Allah subhanehu ve teala dedi; Ve-iż eḣaża(A)llâhu mîśâka-lleżîne ûtû-lkitâbe letubeyyinunnehu linnâsi velâ tektumûnehu “(Hatırlayın!) Hani Allah: “(Vahyi) insanlara mutlaka açıklayacak ve asla onu gizlemeyeceksiniz.” diye kendilerine Kitap verilenlerden söz almıştı...”(Al’i İmran: 187) Ve Allah’a subhanehu ve teala duam, Filistin ve işgal altındaki tüm Müslüman toprakları özgürleştirerek ve Allah’ın subhanehu ve teala Şeriatını onları yöneten kılarak tesis ettiği nihai bir zaferle gözlerimizi ve kalplerimizi sevindirmesidir. Allahumme mansur ihvanina fi Filistin, Allahumme ecbur kesrehum, veşfi merdahum, ve tekabbel şuhadauhum, Allahumme aleyke bi a’daike ve a’da iddiyn, Allahumme rudde anna keydehum, ve ezil devletehum, ve ezhib an ardike sultanuhum,  ve la ted’a allahum sebiyle ala ahadin min ibadetel mu’minin, Allahumme erina fis sahayina ve men a’vanehum ve men ey’yedehum ve ma yeşfi kulubel mu’miynin Allahumme la terudde lena dua vela tuhayyib lena reca, ve Ente Er Hamurr Rahimiyn ve sallallahu ala seyiddina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ve sellem. Ya Allah Filistin’deki kardeşlerimize yardım et, onların sayısını çoğalt, hastalarına, yaralılarına şifa ver, şehidlerini kabul et, Ya Allah Senin ve dinin düşmanlarını Sana havale ediyoruz, Ya Allah onların hile ve tuzaklarını üzerimizden çevir, devletlerini zelil kıl, yöneticilerinin liderlerinin ayağını kaydır, Mümin kullarına karşı onlara fırsat verme, Ya Allah bize onlara yardım eden ve onları destekleyenlerin zelilliğini göstererek Müminlerin kalplerini rahatlat, Ya Allah Sana olan dua ve ümidimizi geri çevirme, muhakkak ki sen Merhametlilerin en Merhametlisin. Muhammed’e aline ve ashabına salat ve selam olsun. 26 Kasım 2023 Şeyh Ahmed Cibril hafizehullahu  

Peki bugün, Allah’tan subhanehu ve teala gelen görünmez rüzgar ve görünmez kuvvetler düşmanı neden yok etmiyor? Çünkü, Tevhid Saf olmalıdır. Demokrasiye inanmak Tevhid ile çelişir. Ömer radiyallahu anhu ve Sahabi Ubeyde radiyallahu anhu ve Sahabenin kalanı radiyallahu anhum ecmain 14 yüzyıl sonra birilerinin çıkıp buraları demokrasi ile yönetmek istiyoruz demeleri için Biladi Şam’ı, Biladi Şam’daki Filistin’i kanlarıyla, terleriyle, etleriyle sulamak üzere çölleri boş yere terk etmediler. Rafiziler Müslümanlara asla zafer veya kurtuluş getirmeyecektir. Eğer Yahudilerden daha hain alçak birileri varsa onlar Rafizilerdir! Eğer zamanımız olsaydı size İbn Teymiyye’nin rahimehullahu teala Minhacı Sünne’de yaptığı ve Rafızilerin nasıl sürekli hainlik yaptığı ve onların nasıl daima düşmanlarla birlikte oldukları ve onların Beytil Makdisi almakta nasıl Haçlılara yardım ettikleri hakkında birçok açıklamasına ilişkin kısa bir göz atma fırsatı verirdim, öyle ki sanki günümüzdeki olaylar hakkında konuştuğunu size düşündüren açıklamalardır. Saf Tevhid size Filistin’in milliyetçi, ulusal bir dava olmadığını, Filistin’in bir Arab davası olmadığını, Filistin’in Filistinlilerin bir davası olmadığını, Filistin’in Ümmetin davası olduğunu anlatır. Yemin ederim eğer sınırlar biraz açılacak olsa yüzlerce değil, binlerce, yüz binlerce Arab olmayan Müslümanın canlarını ellerinde taşıdıkları halde Allah’ın subhanehu ve teala Kelimesinin en yüce olması için ve kutsal Müslüman toprakları özgürleştirmek için kendilerini Ölüm Vadisine attıklarını göreceksinizdir, inşa’Allah. Düşmana yanlış yaptığı söyleme bakımından ön saflarda olacaklardır. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem ardında öyle erkekler bıraktı ki, örneğin Keşmir’de bakışları Beyt El Makdis’de kanlarını döken niceleri vardır, tıpkı Hindistan’da, Endonezya’da, Afrika’da, Bangladeş’de, Afganistan’da, Türkiye’de, Çeçenya’da ve her yerde nice kardeşleriniz vardır. Örneğin Çeçenya’da Allah onu rezil etsin Çeçenya’nın lideri daha geçenlerde ülkesinden çok sayıda insanın Filistin’e gitmek istemesi hakkında şöyle dedi, Ukrayna’ya gidip savaşıp para ve teşvik almak yerine Müslümanların neden savaşmak ve özgür kılmak için Filistin’e gitmek istediğini anlamıyorum. Biz tek bir Ümmetiz, Milliyetçilik, Ulusalcılık tonu ortadan kaldırılmalıdır, kalplerimizden, dillerimizden ve düşüncemizden çıkarılmalıdır. Ve ayaklarımızın altından başka hiçbir yere gitmemelidir. 1967 sınırları ile bir Filistin yoktur, bu yenilgiyi kabul edenlerin ve teslimiyetçilerin tonudur. Filistin’in her milimetre toprağı Allah’ın subhanehu ve teala Şeriatı ile yönetilmelidir. Allah’ın subhanehu ve teala kusursuz kanunları ile yönetilmelidir. Ki ülkelerinin üzerinde kurulduğu kanunda budur. Allah’ın subhanehu ve teala Şeriatı mutlaktır, kusursuzdur kesinlikle mükemmeldir. Çünkü Allah’tan subhanehu ve teala gelen Kur’an ve Sünnettir. Uygulamalı olarak işe yaradığı ispatlanmış olan kanıtlanmış olan tek kanundur. Tarihin farklı aralıklarında Allah’ın Şeriatı Filistin dahil Biladi Şam’ı yönettiğinde, Ömer radiyallahu anhu zamanında ve sonrasında Müslümanların, Yahudilerin, Hristiyanların tarih boyunca birarada huzur içinde yaşadıkları tek dönemdi. Onları yöneten kanunlar Yaratıcılarından gelen kanunlardı. Yaratandan Allah’dan subhanehu ve teala başka yaratılana neyin en uygun olduğunu daha iyi kim bilir! Elâ ya’lemu men ḣalaka ve huve-lletîfu-lḣabîr(u) “Hiç yarattığını bilmez mi? O, (lütuf ve ihsan sahibi, en küçük şeylere ilmiyle nüfuz edip haberdar olan) El-Latîf, (her şeyden haberdar olan) El-Habîr’dir.”(Mülk: 14) Bir kimse neden daha asil ve daha iyi olan Allah’ın subhanehu ve teala Şeriatını, daha kötü ve daha beter demokrasi kanunları ile veya insan-yapımı herhangi bir kanunla değiştirsin? Son olarak bir şey eklememe izin verin. Müslümanlar hangi davayı seçecekleri konusunda seçici olamazlar. Bir Müslüman hangi sebeplere yönelik farkındalık oluşturacağı konusunda seçici olmamalıdır.

Halid İbn Velid’in ve Ebu Ubeyde’nin radiyallahu anhum kahramanlıklarını anlatıyoruz ve Bedir Zaferini ve Ahzabı anlatıyoruz, Umeyr’in hikayesi üzerine bazıları göz yaşları döker, İbn El Humam, Enes İbn Nadr ve diğer Sahabe radiyallahu anhum ecmain kıssalarını, örneğin Enes radiyallahu anhu ilk savaşı kaçırdığı için kendini kötü hissetti, Bedir’i kaçırdı. Uhud savaşından ne dediğine bakın, Allah subhanehu ve teala ne yapacağımı görecek. Uhud’da ileri atıldı Cennet kokularından bir koku aldığına yemin ederek ilerledi şiddetli bir şekilde savaştı ta ki savaşın ardından üzerinde 80 yara olduğu halde bulundu, ki onu parmağından teşhis eden kız kardeşi dışında hiç kimse teşhis edemedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Bedir savaşından önce, eni göklerle yer kadar geniş olan Cennet için ayağa kalkın dedi, Umeyr İbn El Humam radiyallahu anhu ellerindeki hurmalara baktı ve bu hurmaları yiyecek kadar hayatta kalırsam bu benim için uzun bir hayat olacaktır dedi ve ileri atıldı. Bu kıssaları duyduklarında veya hatırladıklarında ağlayanları görürsünüz onlar gibi birçoklarının döktükleri göz yaşları aslında timsah göz yaşlarıdır neden böyle dedim? Çünkü günümüzde onların konuştuğu gibi konuşan, onların yürüdüğü gibi yürüyen birisi onlar tarafından radikal ve ekstremist olarak görülür ve hatta yetkililere gözlerini onun üzerinden ayırmaması çağrısında bile bulunabilirler. Sahabeler radiyallahu anhum ecmain ve onların ardından gelenler Allah subhanehu ve teala ilk ayet İkra’yı indirdikten sonra yüz yıldan kısa bir zaman içinde dünyaya hakim oldular. O bizimde Rabbimizdir, Onların Rabbi bizimde Rabbimizdir Kur’an Kur’andır, Sünnet Sünnettir. Ümmette yaşanan bir soykırım ve katliamı bile durduramamıza neden olan onlardan farklı yaptığımız bugün nedir? Kıble Yahudilerinin sizi Müslümanların zayıf ve güçsüz olduğuna kandırmasına asla müsaade etmeyin! Müslüman ülkeler kuvvetli ve zengindir ancak onların liderleri kaynaklarını düşmanlara tahakküm kıldı. Müslümanlar çok zayıf olmuş olsalardı bile Allah’ın subhanehu ve teala yanında olduğunu bilen Müslümanlar kuvvet ve sayıya bakmazlar. Ne de düşmanlarının sayı ve kuvvetine bakarlar çünkü Allah subhanehu ve teala onlarla birliktedir. İbn Kayyim rahimehullahu teala kendi kendini savunma durumunda düşmanların sayısına bakmazsınız dedi. Uhud ve Hendek’te Müslümanların sayı ve kuvveti, düşmanlarından çok çok azdı ve kendilerini savunmak için savaşmaları onların üzerine farzdı. Ahzab günü Allah’ın subhanehu ve teala Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem dünyayı korkutup Rasulullah’tan sallallahu aleyhi ve sellem uzaklaştırmak için gönderdiği rüzgar Allah’ın subhanehu ve teala Ad kavmini yok etmek için gönderdiği aynı rüzgardır ve bugün bizim nefes aldığımız aynı rüzgardır. Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû-żkurû ni’meta(A)llâhi ‘aleykum iż câetkum cunûdun feerselnâ ‘aleyhim rîhan vecunûden lem teravhâ vekâna(A)llâhu bimâ ta’melûne basîrâ(n) “Ey iman edenler! Allah’ın üzerinizdeki nimetlerini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti de onların üzerine bir rüzgar ve görmediğiniz ordular salmıştık. Allah, yaptıklarınızı görendir.”(Ahzab: 9)

Dolayısıyla gerektiği gibi böyle düşünmeyi anlamaya başlamanın zamanıdır. Biz insanlık için çıkarılan en iyi Ümmetiz. Ve bundan gurur duymalıyız ve buna uygun bir şekilde düşünme ve hareket etmeye başlamamız gerekir. Müslümanların başına gelen, gelmekte olan katliamlara ağlayamaya sonra tozlar birsüre dinip ortalık sakinleştiğinde yeni bir fiili katliam veya soykırım oluncaya kadar, tekrar ve tekrar oluncaya kadar yaşanılan herşeyi unutmaya devam etmemeliyiz. Boykot meselesini şiddetle savundum ve delillerini gösterdim ve halende yapıyorum, ve Allah’a subhanehu ve teala boykot çağrısı yapanlara ecir vermesi için Dua ediyorum, ancak boykot yapmak çözüm değildir. Allah subhanehu ve teala Filistin ve herhangi bir yerde yaşananlar konusunda samimi bir farkındalık oluşturmak için çabalayan ve aynı zamanda medya yalanlarını reddeden herkesin ecrini versin. Ki bazı talebelerimiz gece gündüz medya yalanlarını ifşa ediyorlar. Allah subhanehu ve teala ecirlerini versin. Bunun büyük bir çaba olduğu konusunda bir şüphe yoktur ancak çözüm değildir. Çözüm birçoğunun hoşuna getmeyendir, bunu Allah subhanehu ve teala dedi; Kutibe ‘aleykumu-lkitâlu vehuve kurhun lekum “Size kerih geldiği, hoşlanmadığınız halde savaşmak üzerinize farz kılındı...”(Bakara: 216) Kul in kâne âbâukum veebnâukum ve-iḣvânukum veezvâcukum ve’aşîratukum veemvâlun-ikteraftumûhâ veticâratun taḣşevne kesâdehâ vemesâkinu terdavnehâ ehabbe ileykum mina(A)llâhi verasûlihi vecihâdin fî sebîlihi feterabbesû hattâ ye’tiya(A)llâhu bi-emrih(i) va(A)llâhu lâ yehdî-lkavme-lfâsikîn(e) “De ki: “Şayet babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, elinize geçen mallar, zarara uğramasından korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler; size Allah’tan, Resûl’ünden ve O’nun yolunda cihaddan daha sevimli olursa, Allah’ın emri(azabı) gelinceye kadar bekleyin. Allah, fasıklar topluluğunu hidayet etmez.”(Tevbe: 24) Yani hoşunuza giden evler veya benzer herhangi bir şey, üniversite eğitimizin, kariyeriniz, rahatınız, lüksünüz böyle herhangi değer verdiğiniz bir şey size Allah’tan subhanehu ve teala ve Rasulünden sallallahu aleyhi ve sellem ve O’nun yolunca Cihad etmekten daha sevimli gelirse Allah’ın azabının gelmesini bekleyin! Ayette belirtilen Allah subhanehu ve teala ve Rasulünden sallallahu aleyhi ve sellem daha sevimli gelenler hakkında bazı alimler bu Hicret demektir diye yorumda bulundular. Dolayısıyla Batı’da yaşayan özellikle ABD’de yaşayan ve ülkeyi terk etme imkanına sahip olan Müslümanların burada olmamaları gerekiyor. Eğer bazı nedenlerden dolayı ayrılma imkanınız yoksa bulduğunuz ilk fırsatta buraları terk etmek için samimi bir kararlılık ve niyete sahip olmalısınız. Ayette bahsedilen de budur ve onlar size Allah subhanehu ve teala ve Rasulünden sallallahu aleyhi ve sellem ve Allah yolunda Cihad etmekten daha sevimli gelirse ne olacaktır? Allah’ın subhanehu ve teala azabını bekleyin! feterabbesû hattâ ye’tiya(A)llâhu bi-emrih(i). Dünya ve ahirette azabı bekleyin! Sünen Ebu Davud’da Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem anlam olarak şöyle dedi, Yani dünya hayatına meyleder ve Cihaddan vazgeçtiğinizde Allah’ın subhanehu ve teala üzerinize zilleti hakim kılacaktır. Üzerinizde zillet hakim olmaya devam edecek taki siz dinininizin orjinaline dönünceye kadar. Ve terektumul cihaade sallat Allahu aleykum zullel la yenziuhu hatta terciu ila diynikum. Cihadı terk ettiğinizde zillet hakim olacaktır, Saf Tevhid Bayrağı altında Cihad, Allah’ın subhanehu ve teala Sözünü en yüksek yapmak içindir. Müslümanların hayatlarını, şereflerini, mülklerini ve topraklarını korumayı kapsar. İbn Hacer rahimehullahu teala büyük günahlar arasında Cihadın terkinden bahsetti. Ve üç örnek veya senaryo verdi ve dedi – Cihad mecburi olduğunda işgalciler Müslüman topraklarını işgal ettiğinde, veya bir Müslüman esir aldığında ve Müslümanlar o esiri kurtarma imkanına sahip olduğunda dedi veya insanlar Cihad etmeyi tamamen terk ettiğinde dedi. Eğer bir çocuğunuzu ona bir Mücahid ve Şehid olmasını istediğinizi söyleyerek yetiştirmiyorsanız problemin kaynağı sizsinizdir.

ulâ-ike kel-en’âmi bel hum edall(u) “...işte onlar hayvanlar gibidirler hatta hayvanlardan daha aşağıdırlar!...”(Araf: 179) Onların çocuklarından birinin bir yeri morarsa veya bir şaplak yediği yönünde bir söylenti olsa onların çocuk koruma hizmetlerinin neler yapacağını biliyorsunuz ancak bizim 5,000 Müslüman çocuğumuzun kömür haline gelmesi onlar için sorun değildir. 5,000 çocuğun yakılmış cesetlerini görmek akıllı bir insanı deli haline getirir. Bu sahnelere şahit olmak, onlardan yükselen kokuları hissetmek buna şahit olan birinin kalbini yakar, ruhunu daraltır ve hayat boyunca düzeltemez. Ancak söz konusu bizim çocuklarımız olduğunda onların bir kalbi yoktur. Biz kafirlerden bera ettiğimizde ayrıca onlara baskı veya zulüm yapmamayı veya onlara karşı adaletsiz olmamayı da öğreniriz. Beri olmanın kendi kural ve kaideleri vardır onlar gibi değildir. Onların batı demokrasisi özellikle ABD’nin demokrasisi, özgürlük heykeli ve değerleri köpeklerinin idrarı kadar değeri yoktur! Allah adına size soruyorum 5,000 çocuk değil sadece 5 Amerikan köpeğini evinizin arka bahçesine kapasanız ve canlı canlı yaksanız hükümet ve basınları neler yapardı! Amerikan halkı neler yapardı! Bu mesele üzerinde medyanın yayınları Gazze’de yaşananları gölgede bırakırdı. Sen nasıl Amerikan köpeklerini yakmaya cesaret edersin! Onlar için Amerikan köpeklerinin hayatı la ilahe illallah muhammeden rasulullah diye çarpan masum kalplerden daha önemlidir. Dünyanın her yerinde sadece Gazze’de değil. Kendini bu Ümmete atfeden demokrasiyi seven ve demokrasiye çağıranlar; Demokrasi yüzyılı, kendilerinin demokrat olduğunu iddia edenler tarafından Müslümanlara yönelik yapılan katliamlar yüz yılıdır. Zafer ve kurtuluşu ABD veya Avrupa veya Birleşmiş Milletler veya Avrupa Birliği veya Arab devletleri veya Körfez Ligi  gibi bir düşmandan beklemek, zafer ve yardımı onlarda aramak bir şefersizlik ve mağlubiyettir. Onlarda yardımı aramak, onlardan yardım istemek boğulmak üzere olan bir adamın bir kamışa tutunması gibidir. Herkes kendisini savunma hakkına sahiptir, Müslümanlar hariç! Ortaokul da bize ABD’nin Bağımsızlık Savaşını öğrettiler, Amerikan Devrimini öğrettiler 8 yıl savaştıkları bir savaştır ve böylece Amerika bağımsızlık ve özgürlüğünü kazandı. Okullarında bize George Washington’un bir kahraman olduğunu öğrettiler, neden George Washington bir kahramandı? Çünkü Amerika Birleşik Devletleri’nin bağımsızlığını sağlayan bir ordunun lideriydi bu dava uğruna 70,000 insanlarını kaybettiler. Bazıları savaşta, bazıları hastalıklardan ve bazıları esir olarak ölenlerin sayısıdır. Onları onurlandırdılar ve onları andılar, onların şerefine heykeller, anıtlar diktiler, onları hatırlamak ve kutlamak için anma günleri belirlediler. Onlar onların kahramanıdırlar. Ancak iş, Müslümanların kendi topraklarını özgürleştirmek ve Allah’ın sunhanehu ve teala Sancağını yükseltmek ve Müslümanların hayatlarını korumak istemesine gelince, onları suçlular ve teröristler olarak adlandırırlar. Ve çok üzücüdür ki Batı’dan önce birçok sözde Müslüman onları benzer şekilde görürler. ABD dedelerinin ülkeyi üzerine kurduğu hukuku, yasaları sırf dedelerinin, atalarının bunun uygulanmasını isteyeceklerini varsayarak uygulamak ister. Söz konusu Müslümanların ülkelerinde Allah’ın Şeriatını uygulamak istemesi olunca, ki bizim dedelerimizin, atalarımızın kanunlarıdır, ülkelerini üzerine kurdukları kanunlardır, ekstremistlik, aşırılık ve radikallik olarak görürler ve kabul ederler. Kafir Batı’nın çifte standartlarına hoş geldiniz! Zafer ve kurtuluşun uygun yolunun ne olduğunu anlamak zamanıdır. Sahihi Müslim’de yer alır; Bir adam, Rasulullah’a sallallahu aleyhi ve sellem sordu, benim mülkümü, malımı almak için gelen bir adamın hükmü nedir? Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem “ona verme” dedi. O, ya benimle savaşırsa dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem o zaman onunla savaş dedi. Yani era eyte kateliniy..kaale katelehu..kale in era eyte kateleniy..kaale ente fi şehiyd..yani eğer beni öldürürse, o zaman sen Şehid olursun dedi.

Dün bir kardeş ile birlikteydim bana bir video klibi gösterdi ve bana şunu seyret dedi, bir polis merkezinde bir veteriner hastanesinde bir polis köpeği var çünkü köpek kanserdir ve solda ve sağda polisler onu selamladıkları halde dizili olarak ortalarından tören yürüyüşü yapıyor, bir polis köpeği, kanser olduğu için son günlerini yaşıyor, ölüyor ve onlar buna ağlıyorlar. Köpeklerinin ölümüne ağlarken çocuklarımızı katlediyorlar. Onların standart ve değerlerinin hayvanlar gibi olduğunu söylesem hayvanlara haksızlık ederim. Çünkü onlar daha aşağıdırlar.  

Bir kişinin kendisini savunması Şer’i Fıkıh terimi olarak Cihadu Deffa- Savunma Cihadı olarak adlandırılır. Aynı kıbleye döndüğümüz Yahudi karakterliler veya kıblenin Yahudileri, ıskarta reddedici Mürcieler insanların işgalcilere karşı kendilerini savunmaları için tağutlarının birinden izin alması gerektiğini düşünüyorlar! Onların bu konudaki prensipleri işte budur. Onlar herşeyi liderlerine bağlarlar, Gazze’deki soykırım onları tetiklemeyecek, harekete geçirmeyecektir ancak liderlerinin bir sözü harekete geçirecektir! Gazze halkı katledilmeye devam ederken, en pis eğlenceleri ve konserleri Bilad El Harameyn, Haram topraklara getiren liderlerden, Allah’ın subhanehu ve teala Şeriatını değiştiren ve Allah’ın subhanehu ve teala düşmanlarına sadık olan liderlerden izin almayı gerekli görüyorlar. Allah subhanehu ve teala kendilerine zulüm yapılanlara kendilerini savunma iznini verdi. Ve onların BAE’den herhangi bir necis liderin veya Biladil Harameyn’den herhangi bir necis liderin veya bu meselede herhangi bir necis liderin izinlerini almaya ihtiyaçları yoktur. Użine lilleżîne yukâtelûne bi-ennehum zulimû ve-inna(A)llâhe ‘alâ nasrihim lekadîr(un) “Kendilerine zulüm yapılanlara savaşma izni verildi ve şüphesiz Allah onlara yardım etmeye kadirdir.”(Hacc: 39) Bu ayet kendi kendini savunma kapsamındadır. Allah subhanehu ve teala izin verdiğinde hiç kimsenin iznini almak zorunda değilsiniz. İbn Teymiyye rahimehullahu teala kendi kendini savunma cihadı hakkında şöyle dedi, fe la yuşteritu lehu şart- yani onun için herhangi bir şart-koşul yoktur. Yalan ve sahte bir şekilde Muhammed İbn Vahhab’ın takipçileri olduğunu öne sürerler, onun torunu Abdurrahman İbn Hasan bizzat onların bu iddialarını reddeden en açık anlaşılır ve kesin somut bir açıklama yapmıştır. Tıpkı İbn Hazım ve diğer birçok alimin yaptığı gibi. Kıble Yahudilerinin bazıları bu ayetlerin sadece Rasulullah’a sallallahu aleyhi ve sellem özel olduğunu iddia ederek liberallere katılmaya başladılar. Böyledir çünkü bu ayetlerin açıklamasının abc...sinden mahrumdurlar. Filistin’in çevresinde 22 si Arab, 57 Müslüman ülkesi vardır hatta bazı ülkeler bir taş atma mesafesinde yakındırlar neredeyse yarım milyar Arab askeri düşmanı çevrelemiştir, milyarlar harcamıştır ancak bir soykırımı durdurmak için harekete geçemezler ya da sahip oldukları Nil nehrinden sadece birkaç kilometre uzakta olan masum çocuklarımızın susamış boğazlarını besleyemezler! Onların liderlerinin yaptıkları tek şey, düşmanın sınırlarını ve çıkarlarını korumaktan başka bir şey değildir. Bugün Gazze’de Saf Şeriatı ilan ederseniz 86 ülkenin birliklerini harekete geçirdiğini ve Gazze’yi işgal ettiklerini göreceksinizdir! Allah subhanehu ve teala ibteleat yaptığında imtihan ettiğinde bunun hikmetlerinden biri münafıkları açığa çıkartmasıdır. Mâ kâna(A)llâhu liyeżera-lmu’minîne ‘alâ mâ entum ‘aleyhi hattâ yemîze-lḣabîśe mine-ttayyib(i) “Allah pis ile temizi birbirinden ayırmadan siz iman edenleri bulundukları hal üzerine öylece bırakacak değildir...”(Al’i İmran: 179) Onlar, Ümmetin kendisini savunmak için düşmanın kendisiyle ilişkileri alenen normalleştirme işine karışan liderlerden izin alma arayışı içinde olmasını isterler. Ve bu sadece masanın üstünde olan kısımdır masanın altında olmakta olanlar ise çok daha kötüdür. Ancak liderlerimizin yaptıkları iyi şeyleri unutmamak lazım! (derler) onlar Mescidi Nebevi’yi genişlettiler, Mescidil Haram’ı genişlettiler, Kur’an basıyorlar ve dağıtıyorlar, Haccı daha kolay hale getiriyorlar derler, ancak onlar Filistin’de bir çocuğun değerli hayatını veya Yemen’de, Irak’ta herhangi bir yerde bir çocuğun veya bir kadının veya bir erkeğin değerli hayatını kurtarmanın Harem’in fiziki yapısının Çin’e kadar genişletilmesinden daha önemli olduğu hakkında çok az şey biliyorlar.