cookie

ما از کوکی‌ها برای بهبود تجربه مرور شما استفاده می‌کنیم. با کلیک کردن بر روی «پذیرش همه»، شما با استفاده از کوکی‌ها موافقت می‌کنید.

پست‌های تبلیغاتی
952
مشترکین
-124 ساعت
-67 روز
+430 روز

در حال بارگیری داده...

معدل نمو المشتركين

در حال بارگیری داده...

Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Cennete giren hiç kimse, yeniden dünyaya dönmeyi ve dünyalık adına herhangi bir şeyin kendisi için olmasını istemez. Bundan sadece şehid istisnadır; şehid, görmüş olduğu ikram ve mükafaattan ötürü dünyaya geri dönmeyi ve on kez öldürülmeyi temenni eder.” (Buhari, Muslim)
نمایش همه...
Photo unavailableShow in Telegram
Repost from N/a
Birilerine -Seni Allah için seviyorum- sözünü söylemediğine ne kadar zaman geçti?! Bu sözü söyle ve onunla Allah'a yaklaş, zira bu sözü kendisine söylemeye en layık olan Allah yolunda cihad eden kimselerdir.”
Şeyh Ebu Katade el-Filistini hafîzahulallah
https://t.me/ilim_rihlesi
نمایش همه...
İlim Rıhlesi

Muhammed Harezmi

نمایش همه...
AK Parti'nin Kemalizm ile Mustafa Kemal ayrımı gerçekçi mi?

Kemalistlerin tartışılmaz bir yere yerleştirdiği Atatürk; İzmir'de Yunanlıları denize döken komutan olmaktan çok, halifeliği kaldıran, dini hayatın dışına iten katı Fransız laikliği getiren üstün varlıktır.

Repost from Ortadoğu İzleri
İdlib’de düzenlenen protesto gösterileri, gelinen son durum ve beklentiler | 15. Bölüm Bu bölümde, İslam ilimleri talebesi ve araştırmacı Muhammed Ata Hoca ile HTŞ'deki casusluk dosyası, işkence altında yapılan itiraflar, askeri darbe tehdidi ve devam eden protestoları ele alıp analiz ettik. #idlib #suriye #htş https://youtu.be/PkuBQsaLM4o
نمایش همه...
İdlib’de düzenlenen protesto gösterileri, gelinen son durum ve beklentiler | 15. Bölüm

Bu bölümde, İslam ilimleri talebesi ve araştırmacı Muhammed Ata Hoca ile HTŞ'deki casusluk dosyası, işkence altında yapılan itiraflar, askeri darbe tehdidi ve devam eden protestoları ele alıp analiz ettik. #HTŞ #İdlib #Suriye

00:33
Video unavailableShow in Telegram
İki Gazze mücahidi tüm tehlikelere rağmen Yahudi tankını sıfır noktadan patlatmak için yarışıyor. Birisi diğerine “Allah için mayını ben koyayım!” diye adeta yalvarıyor.
نمایش همه...
video_2024-05-22_12-05-18.mp46.47 KB
Bazen ‘tarihi’ denebilecek bazı fırsatlar ayağımıza kadar gelir ve bu fırsatların geliş gidişleri sadece izlemekle yetinilir. Bunun başlıca nedeni ise, bilinçsizlik, gelişmelere karşı ilgisizlik ve bunlardan kaynaklanan fırsatları değerlendirebilmek için gerekli olan hazırlığın olmamasıdır. Ortadoğu İzleri programımızın son bölümüyle ilgili Kuzey Irak konusunu araştırırken ne kadar büyük fırsatlar kaçırıldığını gözlemledim. Hemen yanı başımızda bulunan Kürdistan bölgesi, 90’lı yıllarda zemin ve zaman olarak İslami hareketler için altın fırsatların doğduğu bir yerdir. Bu dönemde Türkiyeli Müslümanlar iç meselelerle meşgul olmaktan buradaki gelişmelere ilgi duyamamışlar ve bu durum son otuz yılda Türkiye’de bulunan İslami hareketlerin karşısına çıkan en önemli fırsatlardan birisini kaçırması ile sonuçlanmıştır. Keza Türkiye devleti de yakın döneme kadar bölgedeki gelişmeleri göz ardı etmesi nedeniyle elinin altında bulunan birçok fırsatı kaçırmıştır. Bölgedeki durumu iyi değerlendiren PKK ise, Süleymaniye ve Kandil’den Suriye sınırında bulunan Şengal’e kadar hem dağlara hem de halkın içine yerleşebildiği kadar yerleşmiş, uzun vadeli hazırlıklar yapmıştır. İran ise, “Haşdi Şabi” milisleri üzerinden Irak’ta elde ettiği hem askeri hem de siyasi nüfuzun yanında KYB ve PKK’nın iplerini büyük oranda eline almayı başarmıştır. 2016 gibi geç bir tarihte bölgeyle ciddi anlamda ilgilenmeye başlayan Türkiye geçen süreçte birçok değerli müttefiki ve fırsatı kaçırmıştır. Şimdi ise bu kaçırdığı fırsatları büyük bedeller ve ödünler vererek telafi etmeye çabalamaktadır. Videoda İslami hareketler açısından bölgenin en önemli ürünü olan “Ensaru’l-İslam” cemaati ve kurulum aşamaları hakkında bilgi edinmek isteyenler için başka yerlerde zor bulunabilecek ve İslami hareketler içerisinde bulunanların faydalanacağı önemli bilgilere yer verilmektedir.
نمایش همه...
Repost from Ortadoğu İzleri
Irak Yakın Tarihi, Bölgedeki İslami Hareketler, İran'ın bölgede nüfuz sağlama projesi | 14. Bölüm Programımızın bu bölümünde, Türkiye’nin de gündeminde olan Irak dosyasını masaya yatırdık. Irak’ın yakın dönem tarihi, Kuzey Irak Kürdistan bölgesinin bağımsızlık girişimleri ve sonuçları, bölgede bulunan İslami hareketlerin oluşumu ve etkisini, İran'a bağlı Şii milislerinin günümüz Irak’ına nüfuz sağlama projeleri ve Türkiye'nin bölgedeki adımlarını Muhammed Ata Hoca ile analiz ettik. #Irak #ABD #şii https://youtu.be/PyqHJQapKB4
نمایش همه...
Irak Yakın Tarihi, Bölgedeki İslami Hareketler, İran'ın bölgede nüfuz sağlama projesi | 14. Bölüm

Programımızın bu bölümünde, Türkiye’nin de gündeminde olan Irak dosyasını masaya yatırdık. Irak’ın yakın dönem tarihi, Kuzey Irak Kürdistan bölgesinin bağıms...

Vicdan Terazisi Türkiye’de Filistin meselesi, adalet ve vicdan sermayemizin tartıldığı hassas bir kuyumcu terazisine dönüştü. Konuşanların üslubuna ve yaklaşımına dikkatle bakıldığında, kim gerçekten Gazze’deki mazlumların derdine düşmüş, kim meseleyi kendi siyasî duruşu için istismar ediyor, kim masumların acısına gözyaşı döküyor, kim sadece kendi öfkesini ve kinini tatmin derdinde, çok net biçimde anlaşılıyor. Sözde zalimi kınayıp mazlumu kollar gibi göründüğü halde, sadece kendi şöhretini ve tuttuğu tarafın kalabalığını artırma derdine düşen veya ideolojik saplantılarını tatmin peşinde koşan pek çok kişi var. Gazze, Filistin, Kudüs, Mescid-i Aksâ, sadece kullanışlı ve bol kâr getiren birer malzeme onlar için. Sadece o kadar. Bu bir kalp okuma veya suizan değil. Doğrudan doğruya, kullanmayı seçtikleri üslup niyetlerini apaçık ele veriyor. Sizi bilmem, ama ben bir samimiyet ölçüsü olarak, Gazze ve Filistin için sesini yükselten birinin Suriye’de 2011’den bu yana can veren 500 binden fazla Müslüman hakkında ne yorum yaptığına bakıyorum. Yanlış anlaşılmasın: “Acı yarıştırmak” derdinde değilim. Yalnızca ahlâkî bir tutarlılık, erdemli bir çizgi ve kalplerde bir samimiyet arıyorum. Bir coğrafyada katledilen Müslümanlara ağıt yakarken, onun hemen yanı başında katledilen başka Müslümanlara gözlerinizi ve kulaklarınızı tamamen kapatıyorsanız… Bir coğrafyadaki Müslüman katillerini lanetlerken, onun hemen yanı başındaki başka Müslüman katillerini coşkulu bir şekilde destekliyorsanız… Bir bölgedeki Müslüman mazlumları sosyal medyada sürekli paylaşırken, hemen yan bölgedeki başka Müslümanları “emperyalistlerin kuklaları” olarak zemmedip yerin dibine batırıyorsanız… Kusura bakmayınız, derdinizin Filistin, Gazze ve Kudüs olduğuna kimseyi inandıramazsınız. Suriye dosyası, her açıdan tartışılabilir. Baas rejimiyle mücadelenin yöntemleri, zamanlaması, insanların yaşadıkları acılara gösterdikleri reaksiyonun boyutu tamamen tartışmaya ve eleştiriye açıktır. Türkiye ve diğer bölge ülkelerinin gidişata müdahil olma biçimine dair de şerhleriniz olabilir. Tüm bunların hepsi anlaşılır. Zaten tarih de bu konularda epey sözler söyleyecektir; hatta şimdiden söylemeye başladı bile. Ama bütün bu analizler, Suriye topraklarında dünyanın gözleri önünde yaşanan mezalimi, insan hakkı ihlallerini, tecavüzleri, katliamları ve soykırım boyutuna varan kıyımı görmezden gelmeyi meşru kılmaz. Aynı anda hem İsrail’e sövüp hem Beşşar Esed’i övemezsiniz. Aynı anda hem Gazzelilere üzülüp hem Suriyeli garibanların başına gelenleri alkışlayamazsınız. İsrail’i “emperyalizm” parantezine alırken, Suriye’yi “emperyalizme karşı mücadele” eksenine yerleştiremezsiniz. Emperyalizm derken sadece ABD ve müttefiklerini kastedip, Suriye’yi kendi bölgesel emelleri için talan eden başka emperyalist odakları gözden kaçıramazsınız. Sıklıkla çok çeşitli örneklerine şahit olduğumuz bu ikiyüzlülüğün en yeni versiyonu, Türkiye’den Suriye’ye giden bir müzik grubunun Halep, Lazkiye ve Şam’da verdiği konserler sırasında sergilendi. “Kahrolsun ABD emperyalizmi ve Siyonist İsrail! Yaşasın Filistin Halkının Mücadelesi!” sloganıyla, Suriye rejiminin himayesinde sahneye çıkan grup, yukarıda bahsettiğim tutumun en canlı misaliydi. İronik ve trajik biçimde, konserler, 2 Mayıs 2013 günü Lazkiye yakınlarındaki Baniyas şehrinde Suriye rejim güçleri ve İran destekli Şiî milislerin Sünnî halka karşı gerçekleştirdiği ve en az 300 sivilin feci biçimde öldürüldüğü katliamın yıldönümüne denk düştü. Fotoğraflarla, videolarla ve şahitliklerle kesin biçimde kayıt altına alınan Baniyas katliamı, Suriye’de işlenen nice benzeri gibi, tamamen unutulmaya terk edildi ve hafızalardan silindi. Üstelik hatırlatmaya çalışanlara bugün “NATO’cu” bile deniyor.
نمایش همه...
Coğrafyamızda -hangi çizgiden olursa olsun- emperyalist güçlerin böylesine rahat at koşturabilmesinin en büyük sebeplerinden biri, “zalim” ve “mazlum” tanımlarındaki değişkenlik ve tutarsızlık. Kim olursa olsun zalime karşı, hangi kimlikten olursa olsun mazlumdan yana bir tavır geliştirmek zorundayız. Vicdan terazilerimizin bozulan ayarlarını tamir ve tashih etmek şart. Bunları yapmadıkça, kolayca yutulan birer lokma olmaktan kurtulamayacağız. (Taha Kılınç)
نمایش همه...