Dehr Media

8. Hayırlı İnsanlarla Dost Olmak ve Onlarla Oturup Kalkmak:

Yüce Allah şöyle buyuruyor: "İyilik ve ( Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın." 📓 Mâide 5/2. Bir Müslümanın dinini muhafaza etme noktasındaki en önemli yardımcılarından biri de dinî vazifelerini rahatça yapabileceği uygun bir çevrede ve güzel bir muhitte yaşıyor olmasıdır. Bu güzel ortamda Müslüman, kendisine destek çıkacak birilerini bulur. Zaten yaratılışında var olan zayıflığa düştüğü vakit ona tahammül edip yardım edecek ve güçlenip ayağa kalkıncaya kadar yapması gereken işleri üstlenecek kimseler bulunur. Onlar öyle bir toplumdur ki, onlarla birlikte yaşayanlar asla mutsuz olmaz ve sıkıntıya düşmezler. Onlar tıpkı misk ( güzel koku) taşıyan kimseler gibidir. Onlara yaklaşan, hoş ve temiz kokularının güzelliğine varır. Onlara yaklaşanın durumu böyleyken, onlarla birlikte olan kimselerin durumu elbette ki çok dahа güzel olacaktır. Vakia ve tecrübeler, şeytanın en yakın olduğu kimselerin ne kadar güçlü olsalar da tek başına hareket eden insanlar olduğunu ; şeytanın en uzak olduğu kimselerin ise ne kadar zayıflık içinde olsalar da birbiriyle kaynaşmış olan topluluklar olduğunu açıkça göstermektedir. hz. Ali bir sözünde şöyle demektedir: "Hakkın tümü üzerinde ayrılığa düşmektense, hakkın yarısı üzerinde anlaşırız." Yaratılışımızdan gelen zayıflık ve güçsüzlük, bütünleşme bereketi üzerinde herkesin devam edebilmesi için birimizin diğerine destek çıkmasını zorunlu kılıyor. Nitekim cemaatte rahmet vardır, ayrılıkta da azap vardır. Gelin hepimiz Yüce Allah'ın Rasûlullah'a hitaben buyurduğu şu âyeti düşünelim: "Sabah- akşam Rablerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme." 📓 Kehf 18/28. Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum: Ben bu tavsiyeleri, ona en fazla muhtaç olanın bizzat kendi nefsim olduğunu görerek yazdım. Zira günah çok, buna karşın ameller azdır. Güç ve kuvvet ise ancak Yüce Allah'tandır. Bu açıklamaları yazmadan önce gerçekten çok tereddüt ettim. Yapmadığım bir şeyi başkalarına nasıl öğütleyebilirdim ki? Ben yüzümü Allah'tan çevirmiş olduğum hâlde insanları O'na nasıl davet ederdim? Yine kendim dünya içinde boğulup gitmiş iken insanları ondan nasıl sakındırabilirdim? Tüm bunları çok düşündüm. Benim hâlim, şairin beytinde ifade ettiği şu duruma çok benziyor: "Takvadan yoksun olan, insanlara takvayı emrediyor, Tıpkı kendisi hasta olduğu hâlde insanları tedavi eden doktor gibi." Ancak tereddüdümü gideren ve beni bu açıklama ve nasihatleri yazmaya cesaretlendiren şey, bu sözlerin Allah'ın salih kullarından birine ulaşmasına ve o kimsenin bundan istifade etmesine sonra da benim için Allah'ın kabul edeceği bir duayı yapmasına ve bu dua sebebiyle de Yüce Allah'ın beni affetmesine olan arzu ve isteğimdir. Ey okuyucu kardeşim! Duanda bizi de unutma. Umulur ki Allah ikimizi de rahmet konağında bir araya getirir. Âlemlerin rabbi olan Allah'a hamd olsun. @dehrmedia

Eğer helal sana yetmiyorsa, cehennem ateşi sana yeter..

"... Biz yolumuzda ilerleyecek, eğilmeyeceğiz ve önemsemeyeceğiz☝️ @dehrmedia