أهل القرآن والحديث

‏

قال عبدالله بن مسعود رضي الله عنه : الغناء ينبت النفاق في القلب كما ينبت الماء الزرع والذكر ينبت الإيمان في القلب كما ينبت الماء الزرع . ( ابن أبي الدنيا في ذم الملاهي ٣٠ )

Âbdullah b. Mes’ûd (Radiyallahu Ânh) dedi ki: “Suyun ekini bitirdiği gibi, şarkı da kalpte nifağı bitirir. Ve zikir de, suyun ekini bitirdiği gibi kalpte imanı bitirir.”

[Zemmu’l Melahî, Li İbn Ebî’d Dunyâ; 30]

Bana Ziyâd b. Eyyûb haber verdi, bana Ahmed b. Ebî’l Havarî haber verdi, bize Ca’fer b. Muhammed tahdis etti, babasından -rivayetle o- dedi ki: Tabiînden bazıları şöyle derdi: «Allah’ım kalbimi korkunla ve khaşyetinle öldür, onu sevginle ve zikrinle dirilt.»

[El-Muhabbetu Lillah Li Ebî İshâq b. Khatlî, 82] 📖

Ebû Saîd ve Ebû Hüreyre radıyallahu anhümâ’dan rivâyet edildiğine göre Resûlullahsallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Yorgunluk, sürekli hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gamdan, ayağına batan dikene varıncaya kadar müslümanın başına gelen her şeyi, Allah, onun hatalarını bağışlamaya vesile kılar.” Buhârî, Merdâ1, 3; Müslim, Birr 49

قال أبو بكر : قال عبد الوهاب الوراق: ثنا ابن أبي زكريا المقرئ قال : ثنا محمد بن بكير، قال: ثنا محمد عن ليث، عن مجاهد : {عَسَى أَن يَبْعَثَكَ رَبِّكَ مَقَامًا مَحْمُودًا }، قال بيقعده على العرش. (السنة للخلال). {Umulur ki, Rabbin seni makamı mahmuda/övülmüş makama ulaştırır.} (İsrâ 29 ayeti hakkında mücahid dedi ki): Onu, Arşın üzerinde (yanında) oturtacaktır. es-Sunne, el-Hallal اللهُمَّ صَلِّ عَلَى مَن سَتُجلِسُهُ مَعَكَ عَلَى الْعَرْشِ وَسَلِم عَلَيه Allah'ım, yanında arşın üzerinde oturtacağın (Rasullüne) salât ve selam eyle.

اليَومُ :        🌙 -   الخَمِيسُ ٢٣ شَوّال ١٤٤٥ - 🌗

Bazılarımız bazılarımızın ahvalini bilemez.. İçlerinde  kopan fırtınadan habersiz, dışına vurmuş sessizliğin sadece dünyevi istek ve arzulara yönelik olduğu kanısını taşırlar. Hâlbuki yönümüzü çevirdiğimiz her yerden gelen  fitnelerin yasını  tutmakta her gün  bazılarımız.. Evet belki kimimiz sevdiklerini kaybetmedi veya kaybettiği daha önemli değildir dininden/inancından. Çünkü o, tüm sermayesini dini edinmiş. Ona heran isabet edecek bir imtihan sonucu kaybetme korkusu ile başbaşadır. O yüzdendir ki, gercek mânâ da dinini dert edinmiş birinin yüzünü, halini, bir hüzün belirtisi sarmış durumdadır. Ona sebebini sormayın. Sebebiyle başbaşa bırakın.